Çarşamba, Şubat 27, 2013

Kremalı İrmik Tatlısı







                 Kendimce, kendime söz verdim, bir daha asla büyük konuşmayacağım. Küçücük bir kız çocuğu ile  baş edemedim. :) Büyük konuşmuşum...:) Kızlarımı tek başına büyütürken, kaşla gözle idare ederdim kendilerini..:) Hatta adım " Hitler'in Kadıköy Şubesine" çıkmıştı. Sanıyorum torun başka birşey. Ağzımdan girip, burnumdan çıkıyor ve bana istediğini yaptırıyor küçük cadı.:)  Bu sefer kantarın topunu kaçırdı...:) Şimdi; güldüğüm  bu hatırata dün; ne yazık ki hüngür hüngür ağlıyordum. :) 
                "Ne oldu?" derseniz... Bilgisayara " Ne var, ne yok" gibi bir soru sormuş gibi olur ki... Hangisinden başlasam diye düşünüyorum. Bu minik kuzu, 16 Mart'ta henüz 2 yaşında olacak Allahın izniyle... Ama yaptıkları bir hayli büyük işler...:) Önce; evdeki ojelere sardı. Anacığı ve teyzesi sürüyor ya... Onu da aldı bir merak. Bulduğu yerde, o minicik eller, şarjlı tornavida gibi çalışıyor ve aklınıza gelebilecek her türlü nevalenin kapağı açılıp, içindekiler oynaması için emrine amade oluveriyor.:) İşte böyle başladı dünkü maceramız...:)        Önce, ojenin yatak odamın yerlerine bulaşması ve ayakları ile vıcık vıcık üstüne basıp dolaşması ile ivme kazandı...:)  Tam "temizledim ohhh" derken; bir baktım ki, zulaya saklanmış krem kutusu aynı amaca hizmet veriyor... "Ya sabır" diyerek yeni bir temizlik harekatına daha giriştim maalesef.:(   Bitti mi sanıyorsunuz?... Biter mi?... Poposuna bir şamar... "Aramızda kalsın yine gönlüm elvermedi, bezinin üzerinden yedi şamarı" . "Eh! artık yatıp uyuma zamanıdır" diyerek, uykuya teslim ediverdim küçük cadıyı:)) Bu arada; "Boş  duranı Allah sevmez" sözünden yola çıkarak, mutfağıma girip akşam için bir şeyler yapmaya çalıştım. Kalktığında sürpriz olması için kurabiye ve akşam dış işlerinden sorumlu takıma bir tatlı yaparak uyku süresini geçiriverdim. 
                          Veeee :) Küçük canavarım uyandı... Yumak yumak, bir tatlı ki... şerbet... Ama uyku mahmurluğu bitince durum felaket.:) Kalktı. Oturup kurabiyelerimizi yedik, portakalımızı içtik... "Anneanne bulaşıkları kaldırsın, sende otur çocuk kanalına bak" dedim. :) Hay demez olaydım...:)  Beş dakika sonra odaya döndüğümde, ne yazık ki, bulması imkansız olan bir dolabın çekmecesinden, bana ait bir ilacı açarak bir tanesini yediğini fark ettim. Bundan sonrasını; anne, anneanne, babaanne ya da anne ruhu taşıyan herkesin tahmin edebileceğini biliyorum. Önce başıma vura vura geçirdiğim üç beş saniyeden sonra kendime gelmeyi başardım ve kolumun altına aldığım gibi tüm yediklerini çıkarabilmesi için gereken herşeyi yaptım. Anneciğini ve doktorunu haberdar edip, ayaklarım çıplak, ama çıkardığı tüm atıklar ve ilaç parçaları ve ilacın kutusunu da yanıma alarak hastanenin yolunu tuttum. Olayın otuzbeş, kırk dakika sonrasında hastanedeydim. Çok şükür ki; hiç bir şey olmadan sağ salim çıkarttık kuzumu. Ama kendimi hala toparlayamıyorum... Kıssadan hisse; "Artık daha dikkatli olmalıyım ve olmaz diye bir şey olmadığını kafama sokmalıyım. "Altmış yaşına gelirken aldığım bu ders çok ağırdı... Ancak; sonu iyi bitti... "Teşekkür ederim Tanrım sevdiklerimi bana bağışladığın için..."

                 Bugün  normal yaşantımıza döndüğümüze göre; bir tatlı tarifi verip, tatlı bitirelim, bu tatsız olayı. Sevgiyle Kalın.

Malzemeler:

- 1 +1/2 Su Bardağı İrmik
- 1 Su Bardağı Toz Şeker
- 1/2 Su Bardağı Süt
- 1/2 Su bardağı Yoğurt
- 1/2 Su Bardağı Sıvı Yağ
- 1 Su  Bardağı Un
- 1 Paket Karbonat
- 1 Yemek kaşığı Limon suyu

Şerbeti için:
- 2 + 1/2 Su Bardağı Şeker
- 2 + 1/2 Su bardağı Su
- 1/2 Limon Suyu

Kreması için:   Kaymak yerine:)
- 1 Kutu Çiğ Krema
- 1/2 Su bardağı Pudra Şekeri
- 1/2 Su bardağı Krem Peynir ( 3 tepeleme yemek kaşığı)(Ekici'nin krem peynirini kullandım)
- 3 Yemek kaşığı toz Antep Fıstığı


Yapılışı:

* Öncelikle şerbeti için gerekli su ve şeker kaynatılır ve limon suyu ile kestirilerek soğuması için bir kenara alınır.
* Süt , yoğurt ve toz şeker eriyinceye kadar çırpılır.
* Sıvı yağ ilave edilir.
* İrmik, un ve (karbonat limon suyu ile kabartılarak) sıvı malzemelere eklenir.
* 10-15 dakika bekletilerek,karışımın biraz koyulaşması beklenir.
* Önceden ısıtılmış 180 derece sıcaklıktaki fırında kızarıncaya kadar pişirilir. (Yaklaşık 20-25 dakika)
* İlk sıcaklığı çıktıktan sonra, şerbeti verilerek üstü kapatılır ve çekmesi beklenir.
* Çiğ krema mikserin yüksek devri ile çırpılarak sertleştirilir. 
* Pudra şekeri eklenerek çırpmaya devam edilir.
* Krem peynir ve toz Antep fıstığı eklenerek spatula ile homojen bir karışım sağlanır.
* Buzdolabında biraz soğutulduktan sonra sıkma torbasına koyularak. Soğutulmuş tatlıların üzerine sıkılır. 


AFİYET OLSUN. 

6 yorum:

  1. ah şimdiki çocuklar çok akıllılar ,yana cadınlan çok kolaylıklar dilerim canım.Tatlın çok güzel görünüyor ,kışın bunları çok arıyoruz,ellerine sağılık.

    YanıtlaSil
  2. Sağol sevgili Mazes:) Bu cadı ile uğraşıp duruyorum işte:) Evet kış aylarında olmazsa olmazımız tatlılarımız:)

    YanıtlaSil
  3. Bu nasıl bir görsellik ya? Okumadan geçtim yoksa şimdi yapmağa kalkacağım. :)) Eline sağlık.

    YanıtlaSil
  4. Kardeşim sen ne görsellere imza atıyorsun:) Özellikle deniz ürünlerinde bunlar sana hafif kaçar:))))

    YanıtlaSil
  5. Nilgün postun detayını şimdi okudum, gerçekten çok geçmiş olsun. 1 değil daha fazla da içebilirdi. Kendimi senin yerine koysum gerçekten çok zor. O dakikalar, saniyeler geçmemiştir.

    YanıtlaSil
  6. Sorma arkadaşım, aklımı aldı benim başımdan... Birkaç dakika içinde, açık mutfak kapısı ve oda arasında oldu. Tam 4 adım... Çok şükür ağır bir olayı ucuz atlattık. Şimdi her şey kilit altında. Kimse yaşadığımı yaşamasın zordu. Birkaç saniye içinde paniği atlatmam düzeltti işi.

    YanıtlaSil