Pazartesi, Şubat 23, 2015

Su Muhallebisi... Kolay ve hafif...




                      Daha önce de bahsetmiştim; diyabet konusunda, mirası nesilden nesle taşıyan bir ailem var. Bilirsiniz diyabetliler; şeker ve şekere dönüşebilecek gıdaları çok dikkatli ya da hiç yememeleri gereken hasta grubudur.:) Üzerine çok şey yazılmış ve söylenmiştir bu rahatsızlığın...Mesela; çok uzun ömürlü oldukları...Niye mi? yediklerine çok dikkat etmek zorunda oldukları için tabii ki... Ama dikkat etmeyenlerin de, bu hurafeyi boşa çıkardıklarına da şahit oldum ne yazık ki:( Bir çok insan da, diyabet, "hırsız hastalığı" diye bir tanımlama yapar:))) Tabii ki hırsızlıkları, kimse görmeden, buzdolabından aşırılan bir kaç parça "yaramaz,kabahatli gıda" ile sınırlıdır.:) Anlatamazsınız, "yeme bak bunun sonu kötü" dersiniz küserler..."Benden mi esirgiyorsun" der gibi suçlu bakışlarla...:(
                     Anneciğimle; bu konuda çok gelgitler yaşamış olsakta, sözümüzü genelde dinlerdi, hatta ölçüm yapıldığı gün, eğer iyi bir netice almışsak, insülinini yapıp, kol kola girer, Kadıköy'deki muhallebicilerden birine gider, birer su muhallebisi sipariş ederdik.:) Şekersiz bu güzel tatlının, üzerine pudra şekeri serpilir ama yasak olduğu için, yapay tatlandırıcısından bir parçayı,azıcık sıcak suda eritir, gül suyunun altına onu dökerdi.:))
                    Ben de bugün su muhallebisi yaptım. Gülsuyu bol, pudra şekeri ise, herkesin ağız tadına uygun olacak. Hafif  tatlı severseniz iyi bir alternatif... Üstelik hem çok kolay, hem de son derece masum:))


Gerekli malzemeler:

- 3 su bardağı Light Süt
- 1 çay bardağı Mısır nişastası
- 1/2 çay bardağı pudra şekeri (isteğe bağlı)
- 1/2 çay bardağı gül suyu

Üzeri için; gül suyu ve pudra şekeri

Yapılışı;

- Süt, nişasta ve pudra şekeri, muhallebi kıvamına gelinceye kadar orta ateşte pişirilir. Göz göz olunca içine gül suyu ilave edilip, bir iki taşım daha kaynatılarak ateşten alınır.
- Kare şeklinde bir cam kabı sudan geçirerek içine dökülür, oda ısısına gelene kadar bekletilir ve soğutulmak üzere buzdolabına alınır.
- Porsiyonlar halinde  cam kaselere de konulabilir.
- Cam kaselerden ters çevrilerek, üzerine gül suyu ve pudra şekeri ekilerek servis edilir.

Cuma, Şubat 20, 2015

Katmerli Elmalı Ponçik... Bir zamanlar çocuktum...







                                  Çocukluğuma ve genç kızlığıma döndüm geçtiğimiz salı günü... Hani çocukken; boyunuz nedeniyle, başınızı kaldırıp yukarı doğru bakarak gördüğünüz insanlar vardır. Hele hele boylu posluysa, kendinizi minicik hissettiğiniz... Hatta; huyu, suyu da ağırsa...Giderek ufaldığınız... Tam 38 yıl önce, son defa gördüğüm, hayatımda rahmetli ağabeyim kadar derin çizgiler bırakarak, Almanya ya okumaya giden ve sonrada hiç görmediğim bir canla birlikteydim. 38 yılda öylesine biriktirdiklerimiz vardı ki; neresinden başlayacağımı, hangisi anlatacağımı, ne kadarını dinleyebileceğimi bilmeden, sadece bakarak, yılları nasıl devirdiğimizi hesaplamaya çalıştım.:( Birileri için, ömür bile olamayan 38 koca yıl...Tıpkı 27 yaşında toprağa verdiğim güzel kardeşime olduğu gibi...
                                 Yanıma geldiğinde artık boyumuza dair mesafeler çoktan aşılmıştı...Sadece; yıllardan oluşan, anlatacakların biriktiği 38 yıl vardı mesafe olarak...
                                Sevgili Haluk ve kızkardeşi Zerrin, çocukluğumuzu ve gençliğimizi paylaştığım, ağabeyimin can kardeşi, beni ilk gece klübüne götürenler...Dostluğu, korumayı ve kollamayı öğrendiklerim...bana hayatta dik durmayı öğretenler...Takip etmem gereken, güvenli yolları işaret edenler...
                                 Kardeşimin kaybından sonra, hayat bizleri farklı yollara sürükledi, eğitim için Almanya'ya giden, sonra da orada kalan bu güzel dostu hiç mi hiç göremedim.:( Hatta burada olup, kardeşimin arkadaşı olan kimselere selam bile veremedim.:( Öylesine yıkılmıştım ki, kaybettiğim sadece kardeşim değil, benim hayat koçumdu... Yine de, sanki acelesi varmış ve geleceği görmüş gibi... teknik olarak yaşamı bana öylesine özetleyip nakşetmişti ki, hayat yolunda gerçekten hata olduğunu kabul ettiğim bir gerçek! birkaç ta ufak etkisiz hatadan başka hiç tökezlemedim. Tabii ki bunu kendi gerçeklerimin ışığında söylüyorum.:)
                             Anlayacağınız sevgili arkadaşlarım; yıllar sonra, kardeşime dair ağlamadan konuştuğum, en güzel anılarıyla andığımız çok güzel bir yaşadım. Dışarısı çok soğuk ve lapa lapa kar yağıyordu. Ama bir masa başında sıcacık, buram buram hasret kokan bir sohbet vardı...
Sevgili Haluk ve Zerrin kaybettiğimiz yılları bir rafa kaldırdık. Geri kalan hayatıma hoşgeldiniz...

                             Bu katmerli ponçiğin tarifini vermemi ister misin? :))) Muhteşem:) bilginize...

  Malzemeler: (24 adet ponçik)

- 1  Yumurta
- 1 Çay bardağı yoğurt
- 1 Çay bardağı ılık su
- 1 Çay bardağı ılık süt
- 1+ 1/2 Çay bardağı Toz şeker
- 100 gr Tereyağ (oda sıcaklığında)
- 100 gr Tereyağ  (eritilmiş)Ara katlara sürmek için)
- 1 Çay kaşığı Tuz
- 1 Paket Instant Maya (Dr. Oetker)
- 1 paket vanilya (Damla sakızlı Dr. Oetker)
- 4,5 - 5 Su bardağı Un (Toparlanana kadar) Unun kalitesine göre değişebilir. (yumuşak hamur)

İç malzemesi:

- 4 Elma (rendelenmiş)
- 1/2 Su bardağı kuru üzüm)
- 1 Su bardağı toz şeker
- 1/2 su bardağı kuru meyve parçacıkları
- 1/2 tatlı kaşığı tarçın

Yapılışı:

* Rendelenmiş elmaların üzerine, şeker ve diğer malzemeler eklenerek,pişirilir. Altı kapatıldıktan sonra tarçın ilave edilir ve soğutulmak üzere bir kenara alınır.

Yapılışı:

* Derin bir kapta,  un haricindeki tüm malzemeler karıştırılır.
* Un yavaş yavaş ilave edilerek, kulak memesi kıvamında bir hamur oluşturulur.
* Hamurun üzeri streç folyo ile sarılarak mayalanmaya bırakılır. (Mayalanmayı; kışın kaloriferin üzerinde, yaz aylarında oda sıcaklığını yetmediği durumlarda 45-50  dereceye kadar ısıttığım fırının içinde gerçekleştiriyorum.)
* Mayalanan hamur, 16 eşit parçaya ayrılır.
* Sekiz parça mayalı hamur, her biri kahvaltı tabağı büyüklüğünde açılarak arasına eritilmiş tereyağ fırça yardımıyla sürülür. 8 er parçalık , 2 grup hamur elde edilir.
* Tereyağlarının donması için buzdolabında 15 dakika kadar dinlendirilir.
* Buzdolabından alınan hamurlar, açılabileceği büyüklükte açılır, önce dörde, sonra her bir çeyrek parça 3 e bölünerek, üçgen şeklinde 12 parça ponçik hamuru hazırlanır. Diğer gruba da aynı işlem uygulanır.
* İçlerine hazırlanan elmalı malzeme doldurularak, sigara böreği gibi sarılır ( üzerine yumurta sarısı sürülebilir ya da piştikten sonra pudra şekeri serpilebilir) ve 170 derece önceden ısıtılmış fırında pişirilir.

AFİYET OLSUN:)

Çarşamba, Şubat 18, 2015

Kar Helvası...:) "İlk kardan sakın yeme!" derdi anneciğim...




                  Hey gidi çocukluğum... Kar yağdığında, pekmezi ve tabağını kapan evimizin arka bahçesine koşardı.:) Annemin tembihleri hala kulağımda, "sakın! ilk kar yenmez. O kirli olur. sonraki kardan toplayacağız." Mutlaka aramızda benim gibi 2.3. kar yağdığında tabağını kapıp, kapının önünde soluğu alan vardır.:) Tam iki kaşık yedim, karı fazla, pekmezi az bulaşmış:)) Küçüğüme yedirdim, öğrensin bilsin diye.
                 Hayatlarımız küçücük kareler halinde geçer gözümüzün önünden. Anılar, fırsat kolluyor sanki... Kar yağışı, bazılarımız için güncel bir hadiseyken, onu ilk gören bebekler ve küçük kuzular için gökten yağan pamuklar diye adlandırılırken, sokaktaki dostlarımız ve evsiz barksız insanlar için ekmek...sıcak yemek...çıtırdayan bir sobanın başını düşündürürken, bana da hatıralarımda kalan ailemi, sıcacık evimizi, bata çıka, ama kahkahalar eşliğinde yürüdüğüm okul yollarını... Çantamın üzerine oturarak kaydığım yokuşları, yün eldivenimin aldığı su nedeniyle kızaran parmaklarımı... hatırlatıyor.
                 Yaşamlar basit ve güzeldi sanki... İnsanlar; tam tanımıyla müsemma, vicdanlar ve onu oluşturan merhamet duyguları her insana eşit dağılmış gibiydi. Ne oldu da bu insani duygularımızı kaybettik? Neden artık iyileri değil, sadece kötüleri hatırlayıp hayata karşı bilenerek, birbirimize zarar verenler olduk? Bu soruların cevabı ne yazık ki verilemiyor.:(
                  Bu soğuk ve karlı kış gününde; bu tatsız konular ile, siz güzel arkadaşlarımı üzmek değil maksadım biliyorsunuz. Bu nedenle, gününüzü tatlandırmak ve iyilerin hep kazanacağını varsayarak, yağan karın tüm beyazlığı ile kapkara kötülüklerin üzerini örteceği umudunu hep taşıyarak, hepinize birer tabak kar helvası ikram ediyorum.
                  Haydi alın tabaklarınızı, bahçenizin, balkonunuzun ayak basılmayan bölümünden alacağınız birkaç kaşık karın üzerine, pekmezi döküverin:)) Anılarınızın bir yerinde hep bu tat kalacak emin olun!:)) Hepinizi seviyorum. Sağlık, huzur ve iyilik en yakın dostunuz olsun diliyorum.
                 
               

Cumartesi, Şubat 14, 2015

Tüm Sevenlerin Günü Kutlu Olsun... Bu süslü ile kutlamaya geldik:))


Nilgün'den olunca, çiçekler, buketler,yapraklar kaçınılmaz oluyor...İdare edin artık:))


Yakından pozumuz...


Üstten görünüşümüz...


Danteli böyle hayata geçti...


Giyinmeden evvelki halimiz...


Geceleri gizli gizli yapılanlar:)))



                       Aşk meşk işlerinden fazla anladığım söylenemez:) Şöyle hanım hanım, takıp takıştırıp, süslenip püslenip, sevgililer günü hiç kutlamadım. Sonradan edinilmiş, bu nur topumuza biraz üvey evlat muamelesi yaptığımı söyler:) Sağ olsun arkadaşlarım. Tabii ki bu lafın gelişi, ben kimseye kötü davranamam:)) Gerçekten bu duyguyu yaşayanlara hürmetim sonsuz. Öylesine inançlıymışım ki; yetiştirdiğim kuzular da benim gibi "eğer sevda varsa, bir güne sığmaz" diyenlerden olmuşlar.:) Aynı annelerimize, babalarımıza olan sevdalarımızın tek güne sığdırılmasına karşı olduğumuz gibi... Her neyse madem ki, böyle bir günümüz olmuş, biz de ev şartlarında yaparız yapacağımızı dedim ve aşklarına büyük saygı duyduğum iki kızım, iki oğlum ve en büyük aşkım torunum için sıvadım kollarımı:))) "Akşam bir sofra başında toplanırız, birer kadeh şarap eşliğinde, deniz ürünleri ile hayata geçmiş spagetti ile sonrasında bir süslü pastamız niye olmasın" dedim. Ben bunları düşünürken, aklımdakini midemde hissetmek için elimden geleni yaptığım iyi bilinir beni tanıyanlar tarafından...Yaptım oldu işte...:)))
                      Şimdi sıra geldi kutlanması  gerekenlere... Ceydam ve Onurum...Zeynebim ve Altanım... Sevgili Jalem ve Baki Kardeşim... Veee diğer kardeşlerim Sevgili Serpilim ve İlhan Kardeşim sevdalarınız sonsuz olsun...Ben ve Cemre'de hepinizi çok seviyoruz.:))

Çarşamba, Şubat 04, 2015

Bir buket çiçek alır mısınız? :))) Ama Nilgünce...


Bu buket böylesine bir buket...:) Kime giderse hem göze hem mideye hitap edecek...


Sürprizli bir buket bu:))) Her bir çiçeğin içinde, müthiş bir lezzet gizli...


Bundan böyle, hamurdan tablolar yapmaya karar verdim? Ne dersiniz????



Fırın tepsisinin içine uzanıverdi öylesine...:)))


Sürprizzzzzz:)))) Çiçeklerimizin içi dolu dolu...



           Bugün mutfakla haşır neşirdim yine...Kafamı dinledim... doluya doldurdum, bazen boşta nasıl durduğunu değerlendirdim...:)) Yine Nilgün'le hesaplaştım işte.:) Çok şükür kötü hiçbir şey yok ama arada bir ifadesini alıyorum Nilgün'ün:))

             Sonunda bu çıktı ortaya, güzel bir gündü, hesaplaşmanın sonu da bayağı lezzetli oldu hani...:)) Haydi buyrun. Sevgililer Günü için mi kullanırsınız, yoksa ziyaretine gideceğiniz bir dostu hem mide hem de görsel olarak mı sevindirmek istersiniz bilemedim:)))) Dilediğinizce kullanın dostlar...
                   Sevgilerimle,