Çarşamba, Ağustos 26, 2015

Doğum Günün Kutlu Olsun Oğlum...



                Hayat iyisiyle, kötüsüyle yaşamaya değer... Bazen; çileden çıkar " Eee yetti artık!" deriz ama, yettiği yerden yine yaşamaya başlarız:) Belki de böyle olduğu içindir, yaşamın cazibesi.
                 Çok geçmiş yıllarda, bir 18 yaşıma gelsem diye çırpınışlarımı hatırlıyorum bazen... Ne olacaktı 18 yaşına gelince? Neydi telaşım? İnanın hala bilmiyorum. Tahminlerim, kendimi büyümüş hissedeceğim... Belki de özgürlükler konusunda biraz daha talepkar olabileceğimdi...:)
                Yaşım 18 oldu. Hatta; üzerine de yüzde üç yüzden fazla zam bile geldi. Ben yine aynı ben, yaşam yine aynı yaşam... Kayıplarım da oldu, kazançlarım da...
                 Kazançlarım dediğimde, öyle sıradan şeyler değil. Hep söylerim, "Ben Tanrının sevdiği ve kolladığı kullardan biriyim" diye.:) İki güzel kız evlat verdi bana, daha sonra, iki de güzel erkek evlat... Daha ne isteyeyim, "Teşekkür ederim Tanrım" derken... Bir de güzel prenses düştü kucağıma:)
                İşte böyle sevgili arkadaşlarım, onlarla hayat buldum ve bulmaya da yaşamım yettiği kadar devam edeceğim.
                 Güzel oğlum, yuvamıza son katılan genç adam... Hayatın boyunca, kazançların, kayıplarından hep büyük... Mutlu yuvanızda, ağız tadınız hep yerinde...  Dilekleriniz hep kabul olsun:) 27. yaşın  "KUTLU OLSUN"

Not: Akşam menüsünü öğrendim::)))) Pasta da benden olsun:)

Cuma, Ağustos 14, 2015

"Eve döndüğüm belli olsun" dedim:) Sakızlı ve tarçınlı çörek...





                      Sevgili dostlar bu aralar bir gezme halindeyim, yerimizden kıpırdamadan, gelin kızın cicilerini yetiştirdikten sonra, aldığımız gibi başımızı düştük yollara:) Bir gece vakti yarı uyur yarı uyanık çıktık İstanbul'dan, sabah güneşle birlikte girdik Çeşme'ye. Ver elini feribot...Bindiğimiz gibi kendimizi "Chios İsland" yani Sakız Adası'nda buluverdik.
                      Ada havadar, deniz akvaryum gibi, kaldığımız ev 1790 yapımı:)) Tam benlik anlayacağınız. Nostaljinin dibine vurmak bu olsa gerek.:)
                      Kuzularım yine öylesine bir program yapmışlar ki, her günümüz sabah kahvaltısı hariç program uyarınca yaşandı.:) Oğluşum arabayı da rahat gezebilelim diye götürünce, adanın kuzeyden güneye, doğudan batıya bütün sahilleri, restoranları ve plajları bizim oluverdi.:) Bu arada sıkıntılı bir gün de yaşadık. Ancak; dualarımızı ve iyi niyetimizi Tanrım karşılıksız bırakmadı. Geçtiii, gitti çok şükür.
                      Sakız Adasına gelinir de Nilgün mutfağına ne var ne yok diye bakmaz mı? İmkan var mı hiç?:))) tabii ki likörden Uzo'ya, olgunlaşmamış limon ve portakal dan. "bakalım nasıl kabarıyor" diye merak ettiğim mayalarına kadar aldım:)) Az kaldı valizler arabada, ben ise arkadan koşarak gelecektim ama ayıp olur diye, bir oturacak yer ayırdım kendime:))
                      Geldik çok şükür:) Sakız bana bakıyor ben sakıza, kuzu çörek diye vızlıyor:)) Yani mutfağa girmek için her türlü uyarı hazır:) "Sıcak var... aman olsun bir fırının ısısı mı eksik kalacak:)) Onu da yakarız" dedim ve girdim mutfağa...
                        İşte tarifi...

Gerekli malzeme:

- 1 Yumurta
- 3 +1/2 Su bardağı un
- 1 tatlı kaşığı tarçın
- 125 gr Tereyağ (oda ısısında)
- 3 parça sakız (1 tatlı kaşığı toz şekerle dövülmüş)
- 3/4 su bardağı süt
- 3/4 su bardağı pudra şekeri
- 1 paket instant maya

İçine serpmek için, ayrıca yeterince sıvı yağ ve tarçın toz şeker karışımı.

Yapılışı:

* Süt ılıtılarak, bir tatlı kaşığı toz şeker ve maya ilavesi ile kabartılır.
* Un , pudra şekeri, tarçın ve şekerle dövülüp toz haline getirilmiş sakız, bir kaba birlikte elenerek, havalandırılır.
* Oda sıcaklığındaki tereyağ, kabartılmış mayalı süt ve yumurta kuru malzemeye ilave edilerek, yumuşak bir hamur tutulur.
* Üzeri streçlenerek, 2-2,5 katı oluncaya kadar mayalanıp kabarması sağlanır.
* Mayalı hamurun havası çıkarılarak, 40'ar gramlık parçalar koparılır ve oval olarak açılır.
* Her bir oval hamurun pizza bıçağı ile uçları kesilmeden 4-5 şerit olarak kesilir, üzerine sıvı yağ sürülerek, şekerli tarçın serpilir ve çapraz olarak sarılır. Düğüm atar gibi, kapanma yeri alta gelecek şekilde uçları birleştirilir.
* 15 dakika kadar tepsi mayasına bırakılır ve 150-160 derece önceden ısıtılmış fırında pişirilir.
* Fırından çıkarılmış çöreğin ilk sıcaklığı çıkınca, üzerine pudra şekeri serpilir.

AFİYET OLSUN:)