Cumartesi, Kasım 29, 2014

Karanfilli Kurabiye... Ben masumum:)))


                  Ben masumum, yemedim sadece tattım ucundan azıcık...:)))  Bu da oğlumun iş yeri arkadaşlarına giden ve geçen gün yazdığım çöreğin yanında hazırlanan lezzet.
                  Griple uğraşıyorum bu aralar, "bana değmeden, geçip gidiyor" diyordum ama bu sefer hatırı kalmasın diye uğradı galiba:( Burnum tıkandı...Boğazım batıyor ve benim bademciklerim yok:( Doğruca aşağıya iniyor lanet olası...

Hemen tarife geçiyorum.

Gerekli malzemeler:

- 1 Yumurta
- 1/2 Su bardağı pudra şekeri
- 1/2 Su bardağı Mısır nişastası
- 125 gr tereyağ (oda ısısında)
- 125 gr Çiğ krema (oda ısısında)
- 1 tatlı kaşığı Toz karanfil
- 1 tatlı kaşığı tarçın
- 1/2 paket kabartma tozu
- 2 +1/2  Su bardağı Un  (unun cinsine göre 1/2 bardak daha eklenebilir.)

İç malzemesi:

- 3 Büyük yeşil elma (Mayhoş)
- 2 Avuç üzüm ( yaklaşık 1 çay bardağı)
- 8 yemek kaşığı toz şeker
- 1 çay kaşığı toz karanfil
- 1 çay kaşığı tarçın

Üzerine serpmek için, pudra şekeri

Yapılışı:

* Elmalar rendelenir üzerine yıkanmış üzümler ve şeker ilave edilerek kaynatılır.
* Suyunu çekene kadar pişirilir.
* Karışıma baharatları ilave edilerek, oda ısısına gelene kadar soğutulur.
* Hamur için, yumurta, yağ ve çiğ krema karıştırılır.
* Hamurun tüm kuru malzemeleri de, elenerek havalandırılır ve sıvı karışıma eklenir.
* Oluşturulan hamur, buzdolabında en az 1 saat dinlendirilir.
* Dinlenen hamur, merdane ile açılarak küçük üçgenler kesilir, iç harçları koyularak, sarılır.
* 160 derece önceden ısıtılmış fırında, üzeri beyaz kalacak şekilde pişirilir.
* İlk sıcaklığı çıktıktan sonra, pudra şekeri serpilerek servise alınır.

AFİYET OLSUN.

Çarşamba, Kasım 26, 2014

Anasonlu ve Kahveli Çörek Tarifi...Sözümü yerine getirdim:))


Yatıya gittik dün gelin kızıma, kuzumla birlikte... Ben; ona çörek, o da, bize yaprak dolması yapmış:))

Malum çöreğimiz bildiğiniz üzere altta kuzu gibi yatmakta...


Ya "sarmalar nerede?" derseniz...
Onlar da tencerede böyle salınmaktaydılar...:)) Son salınmaları oldu tabii:)

                        İyi bir alış verişti vesselam. Gelin kızım yapmış etli sarmalarını, dizmiş bir güzel tencereye...Mis gibiydi valla. Ellerine sağlık ufaklık:) Biraz erken öğrenmek zorunda kaldınız hayatı ama faydası olmuş baksana. Neyse; geçmiş, geçmişte kaldı...Biz gözümüzü geleceğe diktik değil mi?:)
                        Şimdi gelelim bu çöreğin hikayesine. Benim yeni evlenen kuzum, gemiyle Yunan Adaları seyahatine çıkmıştı. Bu arada benim de hayallerimi süsleyen bir gezi ama hava iyi olmalı koca denizde, ceviz kabuğu gibi bir oraya bir buraya yalpalamamalıyım.:) Santorini ve Kos'ta mutlaka vakit geçireceğim günün birinde.:)) Giderken bana hep sorarlar, ne istersin? ne getirelim?. Cevap tabii ki bildiğiniz üzere, mutfağıma yenilik getirecek lezzetler, baharatlar ve likörler üzerinden verilir huyum kurusun.:)))
                         Yunan dostlarımızın UZO'sunu çoğunuz bilirsiniz. Bizim Rakımıza benzer ama anason miktarı hayli fazladır, rakıya oranla ve alkol yüzdesi de biraz daha düşüktür. Aperatif olarak tüketirler genelde. Bizim meşhur rakı sofralarımızda olduğu gibi, uzun zamanlarda, dost muhabbetlerine yarenlik etmezler. Ama hakkını yememek lazım, en sevdiğim içkilerden biridir. Eğer içeceksem, ki diyabetim sınırı zorladığı için, fazla miktarda içmem mümkün değil. Tercihlerim arasındadır. Lafı yine uzattım, dolandırdım:)))) Benim gençler; Rodos'a indiklerinde, şu benim göz bebeğim Uzo'nun çeşitli versiyonlarına rastlamışlar. Biliyorlar ya! Nilgün anne bayılır bu lezzete, dalmışlar dükkana...:)) Sonrası malum Uzo'nun baz olduğu birçok lezzeti yüklenip gelmişler.
                        Kahvenin yanında, koyuverdik bir kadehe bu güzelliği...
               
                            İşte aklımda kalan ve bana bu çöreği yaptıran lezzet bu... Kahve ve anasonun notalarına sahip bu likör. Buradan yola çıktım arkadaşlar.:) Böyle bir uyum yok. Ya da ben çok sevdiğim için unutulmaz olup belleğime sıkı bir çentik atıverdi:) Yakında bir de içi dolgulu muffin olarak deneyeceğim muhtemelen o da sıkı bir lezzet olacak.
                             Haydi tariffff:) diyen seselerinizi duyar gibiyim ve geçiyorum tarife.

Gerekli malzemeler:

Çörek için:

- 3/4 su bardağı süt (Ilık)
- 1 Yumurta
- 1 paket instant maya
- 125 gr tereyağ
- 1/2 su bardağı pudra şekeri
- 2 yemek kaşığı anason
- 3- 3+1/2 su bardağı un (Un dikkatli ilave edilmeli yumuşak ve ele yapışmaz hale gelince un ilave edilmemelidir.)

İçine ve üzerine sürülecek karışım.

- 125 gr çiğ krema
- 150 gr Ivori Kuvertür
- 2 Çorba kaşığı süt
- 3 tatlı kaşığı granül kahve (tepeleme)
- 4 yemek kaşığı Coffee anise (Anason ve kahve likörü)

İç malzemenin yapılışı:

* 2 çorba kaşığı sıcak sütün içinde, granül kahve eritilir.
* Çiğ krema, kaynatılmadan ısıtılır.
* Sıcak kremanın içine çikolatalar, eritilmiş granül kahve ve likör ilave edilerek homojen bir karışım olması sağlanır.
* Karışımın oda sıcaklığına gelmesi beklenir.
* Buzdolabına kaldırılarak sürülebilir kıvama kadar donması sağlanır. (Son hali, macun kıvamında olmalı)

Yapılışı:

* Süt ılıtılarak, bir tatlı kaşığı toz şeker ve maya ilavesi ile kabartılır.
* Un ve pudra şekeri bir kaba birlikte elenerek, havalandırılır.
* Oda sıcaklığındaki tereyağ, kabartılmış mayalı süt ve yumurta kuru malzemeye ilave edilerek, yumuşak bir hamur tutulur.
* Üzeri streçlenerek, 50 C derecede ısıtılmış, fırında 2-2,5 katı oluncaya kadar mayalanıp kabarması sağlanır.
* Mayalı hamurun havası çıkarılarak, dikdörtgen biçiminde incecik açılır. Önce eritilmiş tereyağ, daha sonra hazırlanan karışımın yarısı,  her yerine bulaşacak şekilde sürülür. Dikdörtgenin geniş ucundan burulmaya başlayarak rulo yapılır. Rulo, keskin bir bıçakla ortadan ikiye bölünür. Dağıtmadan saç örgüsü gibi birbirinin üzerinden atarak sarılır.
* 15 dakika kadar tepsi mayasına bırakılır.  Önceden ısıtılmış 170 derece sıcak fırında üzeri kızarana kadar pişirilir.
* Pişen çörek oda sıcaklığına geldiğinde kalan kahveli ve çikolatalı karışım üzerine gezdirilmelidir.

AFİYET OLSUN:)

Salı, Kasım 25, 2014

Anason, Çikolata ve Kahvenin Muhteşem Birlikteliği...


Anason ve kahveyi uzun zamandır birleştirmek istiyordum ve nihayet...:))


Muhteşem Jivara... Gerçekten kremamsı, çikolatamsı...:)))


Hayal gücümü zorlayan likör...:))


Çikolata , krema, kahve ve likör buluştu....


Anasonun hamurla dansı...:) Pişerken kokuyu anlatamam. O sır:)))


                                Veeeee:)) Sonunda anasonlu, kahveli ve çikolatalı  çörek çıktı ortaya. Muhteşem evet! ya da içindeki notalar bana çok uygun. Bu arada diyeti bıraktım sanmayın bugün iki imalat vardı ve onların sahipleri var:))) Yarın diğerini de yayınlayacağım. Sahipleri derken; büyük oğlumun iş arkadaşları benim bloğumu takip ediyorlar. Bloğa baktıklarında yayınları görünce, Onurcuğuma, "biz de tadına bakabilseydik " demişler. Ben de tadına baksınlar diye hazırladım bir şeyler. Çöreğe gelince kuzumun okulu iki gün tatil sınavlar nedeniyle. Ve biz ikimiz teyzesine yatıya gidiyoruz.:)) O da bize etli yaprak dolması sardı.:) Biz de tatlı olarak, çörek götürüyoruz. Tarifi yarın yayınlayacağım. Hepinize kucak dolusu sevgiler.

Çarşamba, Kasım 19, 2014

Bu Tarz da Benim:)))






                     
                            Madem ki, diyete başlayacağım, kendime başka meşguliyetler de bulmak zorundayım.:) Mutfaktan uzak kalmanın önemli şartlarından biri de bu. Benim sıkıntılı kuzu, uzun kollu giymez... esnek olmayan bluz giymez...Belini sıkan hiç bir şeye tahammül edemez... Dar pantolon mu? Asla... Ayakkabının içinde bile parmakları hareket edecek:))) Teyzesi kılıklı ne olacak:)) İki günde örgüsü, dikişi, ponpon tutturması bir süveter. Eh! ben iki gün oyalandım, kuzumun da bir kıyafeti oldu. Plili eteği de benim imalatım. Yeşil çorapları da Pentiden:)) Altına da bir lacivert babet güzel olur değil mi?:)) Şimdi pembe süveter siparişi aldım. Hırka olmayacakmış:( içine gömlek, badi giyebilirmiş... Aman Allahım diyorum:) Biz bu kıza fazla mı öğrettik ne?

Gerekli malzemeler::))))

- Çile yün
- Biraz renkli ponpon
- 2 adet şiş

Yapılışı:

Bolca sevgi, biraz zaman ve sürpriz yapma sevdası...

HEPİNİZE SEVGİLER:)

Pazartesi, Kasım 17, 2014

Muzlu Milföyler... Diyete başlamadan son çıkış...:)))




              Artık kilolara "dur" demenin vakti geldi. Ah! şu abur cuburlar, aylardır akşam yemeği yemememe rağmen, sigarayı bırakmanın azizliğine uğramaya devam ediyorum.:)) Oturup uzun uzun düşündüm, Ya yuvar topar bir hanım olarak yaşamaya devam edeceğim, ya da şu aldığım 7 kiloyu derhal vereceğim. Bir kaç defa, irademe olan güvenim nedeniyle, başladım diyete ama,  artık o kadar kolay değil.:)) Şunun ucundan, bunun kıyısından... Bir taneden bir şey olmaz...Amannn manken mi olacağım...Pazartesi başlıyorum...gibi küçük bahaneler uydurup başlayarak, yarı yolda tökezledim.:))) Ama artık, altmış yaşıma bir var ve ben şu alışık olmadığım, yedi kiloluk pazar sepetini bir yerde bırakmalıyım.:))
              Şu yaşıma kadar, doğumlar hariç kilo ile hiç savaşmamıştım. Ama artık görüntüden çok, sağlıklı olmaya ihtiyacım var. Terazinin üzerinde tarttım yedi kiloluk ıvır zıvırı:))) Koydum torbaya, çıktım sokağa, küçük bir tur attım.:) Dönerken kendime " al işte" dedim, sıkıntın bu torbanın içinde... Hemen elime telefonu aldım veee:)) bir profesyonelden derhal randevu istedim. 21 Kasım Cuma saat 15.30 da yanında olacağım.:) Artık kaçış yok...Yan sokağa sapmak hiç yok...Bu iş yeni yıla kadar tamamlanmalı ve ben yeni yıla alışık olduğum kilo ile girmeliyim.:)
             İşte yukarıdaki görüntü, diyete başlamadan son çıkış:)))  Bir süre size, dikiş,nakış,örgü falan mı yazsam acaba:)))) Yok şaka şaka:) Yine yapacağım ama ben onlardan yemeyeceğim. SÖZ.

Gerekli Malzemeler: (24 parça milföy pastası)

- 3 Yaprak milföy hamuru (Dikdörtgen şeklinde)
- 2 su bardağı Süt
- 2 yumurta sarısı
- 1 + 1/2 Yemek kaşığı un
- 1 + 1/2 yemek kaşığı mısır nişastası
- 4 yemek kaşığı toz şeker
- 1 paket vanilya ( Gerçek parçacıklı)
- 1 yemek kaşığı tereyağ
- 2 adet orta boy muz
- Üzerine serpmek için bir miktar pudra şekeri

Yapılışı:

* Milföy hamurları tam çözülmeden ( muntazam kesilmesi için) 8 kare parçaya ayrılır.
* 160 derece önceden ısıtılmış fırında, kabarana kadar pişirilir. (üzeri kızarmamalıdır)
* Kreması için tüm malzeme bir kaçarola alınarak muhallebi gibi pişirilir.
* Hazırlanan kremanın üzeri streç folyayla kapatılır ve kaymak tutmadan oda ısısına gelmesi beklenir.
* Pişirilen milföy hamurları, soğuduğunda ortasından ayrılarak her iki yüzüne krema sürülür ve bir parça muz ilave edilerek kapatılır.
* Tüm milföyler bittiğinde, üzerine pudra şekeri serpilir.

AFİYET OLSUN.:)

Pazar, Kasım 16, 2014

Pan Cake' ler hazır...Haydi Kahvaltıya...


Evde neyiniz varsa, koyuverin sofraya...


Bir kaç yumurta, köpürtüverin beyazını... Sarılarını da ihmal etmeyin ama...


Karıştırıverin, köpükleri söndürmeden birbirine...


Yakıverin tavanın altını. Az yağlayın bir peçeteyle... Döküverin küçük bir kepçeyle...:))



                 Bugün pazar. Kuzucuğum babaannesinde gece yatılı ikamet ediyor.:)) Evde bir sessizlik var ki; inanılır gibi değil. Yatağından; çizgi filmlerin sesiyle uyanan bir vatandaş halen yok.:( Offf sıkıldım. Sudan çıkmış balık gibi olmak bu işte...:) Tanrı; bu sessizliğe, kimseyi alıştırmasın.:( Ne yapayım? Nasıl vakit geçireyim? Saat henüz sabahın dokuzu. Kahvemi bile içtim... O halde, mutfağa gidip bir kahvaltı hazırlığı iyi olacak gibi... Pan cake lerin kokusu, gençleri çağıracaktır.:))) İyi pazarlar güzel dostlar...

Gerekli malzemeler:

- 3 yumurta
- 1/2 Su bardağı Süt
- 4 Tatlı kaşığı pudra şekeri
- 3/4 Su bardağı Un
- 2 Yemek kaşığı mısır nişastası
- 1 Paket vanilya
- 1 tatlı kaşığı kabartma tozu

Yapılışı:

* Yumurtaların akları ve sarıları ayrılır.
* Akların içine bir fiske tuz ilavesi ile kar haline getirilir.
* Sarılara, pudra şekeri ilave edilerek. Beyazlayana kadar çırpılır.
* Yumurta sarılı karışıma; süt, kabartma tozu,vanilya , un ve mısır unu ilave edilerek homojen bir karışım elde edilir.
* Kar haline getirilen yumurta beyazları, sarılara (söndürülmeden) bir spatüla yardımıyla eklenir.
* Teflon tava kızdırılır ve bir peçete yardımıyla sıvı yağ sürülerek, hazırlanan karışım küçük kepçeler halinde dökülür ve arkalı önlü kızartılır.

AFİYET OLSUN.:)

Salı, Kasım 11, 2014

Simit sever misiniz? Kocaman "Evet"leri duyuyorum:))



Hamurumu tuttum ve mayalanmaya bıraktım:) Bugün hava güzel mayalanma doğal yollardan olabilir.


Şu susam nereye girse, hem görüntü hem lezzet patlaması yaşatıyor.



                           Gelelim bu günün hikayesine... Hava güzel, güneşli tam yürünecek ve dükkanlara girip çıkılacak gibi. Ama nerdeee... Bizim prenses yeni doğrultmuştu kendini, baştan vurdu kafayı yatağa.:( Bu seneki gripten fazlaca aldık nasibimizi.:( Grip, gripliği ile kalsa yine, "hadi neyse paçavra hastalığı, ilaç içersen 7 günde, içmezsen bir haftada geçer" diyeceğiz ama öyle değil işte. Orta kulak iltihabı, dış kulak yolunda sıkıntı, idrar yollarında sıkıntı... Hatta bazı dostlardan aldığım haberlere göre, vücutta döküntü gibi bazı tuhaf etkileşimleri bile olabiliyormuş. Antibiyotik kullanmayı sevmeyen yeni sistem doktorlar, antibiyotiksiz çözüm bulamıyorlar. Geçecek diyoruz ve hakkımıza razı oluyoruz. Bu arada anlaşılacağı üzere, yavru kuş evde ve nasıl vakit geçireceğimiz konusunda sabahtan program yapıyoruz.:) Tabi bu programı ateşin düştüğü saatlerde uygulamaya koyuyoruz.:) Çünkü derece 39 üzerine çıkınca,seriliyor kucağıma:(
                          İşte meşguliyetlerimizden biri bu güne özel... Simit... Evde sevmeyen yoktur, bizim ufaklıkta dahil bu kadroya:) Ama dışarı çıkamıyoruz ve artık eskisi gibi sokak aralarında bağırarak dolaşan ve akşam üzeri çaylarına yarenlik eden simitleri satan simitçiler yok. Onlarda, gelişimden:))) nasiplerini aldılar ve belediyelerin süslü püslü simitçi tezgahlarında, köşe başlarını tuttular.
Peki bu şartlarda ne yapacağız? Tek seçenek;))  evde imal edeceğiz. Doğruyu söylemek gerekirse, evimizde bunca sevilmesine rağmen, simidi evde yapmayı hiç denememiştim. Sanıyorum sokak simitçisinden alıp, yanına peynir, domates ve dumanı tüten bir çay ile kombinlemek öylesine yaygınlaşmış ki, yapmak aklıma bile gelmedi. Ama bloglarda yapan arkadaşlarımı gördükçe, "bir gün mutlaka" demeyi de ihmal etmiyordum. İşte gün, bu günmüş...
                          Tarif. Refika'dan, yarım ölçü uyguladım. 120 gr lık 6 tane büyük simidimiz oldu:)) Bir de küçük simidimiz...Yakında, zeytinli ve kaşar peynirlisini deneyeceğim. Bir kere bulaştım artık:))  Refika Hanım'a teşekkürler.

Gerekli Malzemeler:

- 500 gr un (Sinangil)
- 300 ml ılık su
- 1 tatlı kaşığı toz şeker
- 1 Tatlı kaşığı tuz
- 1+1/2 çay kaşığı kuru maya

Simitleri batırmak için:

- 1/3 bardak üzüm pekmezi
- 1/2 çay bardağı su
- 1 tatlı kaşığı un
- Yeterince yarı kavrulmuş susam

Yapılışı:

* Un ve tuz elekle elenerek havalandırılır.
* Maya ve şeker ılık suyun içine karıştırılarak, 10 dakika kadar beklenir.
* Elenen unun ortası açılarak, mayalı ılık su ilave edilir ve un yavaş yavaş kenarlardan alınarak, hamur yoğurulur.
* Mayalanması için beklenir.
* Susamlar, bir teflon tavada biraz kavrulur ve pembeleştirilir.
* Mayalanan hamur, 6-7 bezeye ayrılır.
* Her beze, ikiye bölünerek, avuç içi ile uzunlamasına inceltilir.
* İnceltilen hamurlar, birbirine sarılarak, örgü şekli verilir.
* Üzüm pekmezi, su ve un derin bir kapta karıştırılır.
* Örgü şekli verilen hamurlar önce pekmezli karışıma sonra da susama batırılır.
* 200 C derecede önceden ısıtılmış fırında pişirilir.

AFİYET OLSUN.:)

Pazartesi, Kasım 10, 2014

Henüz anlayamamış olanlar... 152 ulusun oy birliği ile karar alınmış metni okuyunuz...




              Unesco'ya üye 152 ulusun, Atamızın doğumunun 100. yılında aldıkları karar metni...
              Kimmiş? Bilmeyenler öğrensin diye...

Pazar, Kasım 09, 2014

Felekten bir gün çalalım dedik...:) Çaldık da...:))




Soframız...


Limonlu cheesecake...


Çikolatalı Truffle...


Bademli çanaklarda, meyveli mini tartlar...


Tarçın  ve krema soslu, tahinli çörek...


                Güzel dostlarla sofra başında buluşalım dedik... Ne yazık ki; çıkan tansiyonum nedeniyle, dostlarımla sofra başında fotoğraf koyamadık ama sonunda güzel sohbetlerle dolu bir güne imzayı attık. Bazen insanlar, birilerinin mutlu günlerine, tatlı dost sohbetlerine, güzel kutlamalara kendilerince sekte vurmayı başarabiliyorlar.:( İki küçük yavrumuz vardı dün toplantımızda, biraz koşuştular... Aynı yaşta torunu olan alt komşumuz ise ki:)) Arada sırada burada olur çünkü; esas komşumuz bebeğin annesi olan kızı... Kapımızı çalıp, gürültüden şikayet edince, bende tansiyon zirve yaptı.:( Sonunç mu? 18 e çıkan bir tansiyon...Düşürmek için kullandığım dil altı hapı, bana üzülen dostlarım ve sinirden çileden çıkan kızım...:( Düştü düşmesine...Ama niye? Neden? İyi niyetler, hoş görü... Külüne muhtaç olduğumuz komşuluk ilişkileri Pandoranın kutusuna mı kilitlendi?
                İşte tatsız ve sevimsiz başlayan günümüz, güzel dostlarımın katkılarıyla muhteşem bitti.
                Sevgiler hepinize...

Pazartesi, Kasım 03, 2014

Aşure... Bugün Aşurenin İlk Günü...


Bereketi bol olur inşallah...


Hazırlığımı yaptım...


Mis gibi kokuyor...


Kararmasın ve kokusu kaçmasın diye son dokunuşlar...:))


                Bugün Aşurenin ilk günü, 13 Kasım'a kadar devam edecek on güzel günümüz var. "Kızı olan, cezvede kaynatsın" derdi anneciğim. Daha evvel de bahsetmiştim sizlere. Evi saran kokusu, hazırlık aşamasında ki sevdiğim kuru meyvelerle olan yakın ilişkim:)) üç tabağa, bir ağıza:)) Süsleme konusuna hiç girmiyorum. Orada kaç tabağa, kaç mideye? Söylemesem daha iyi:))
                Artık görevi büyük kızıma devrediyorum. Onun da kızı var benim kuzum biliyorsunuz.:)) Şimdi artık aldığı görevi hakkıyla yerine getirmeye çalışacak. O aşure de, Ceyda'nın yorumu olacak. Hoş! kendi ağız taamına göre seçimler yapıp, farklı katkılarda bulunacağını biliyorum ama yapılacak bir şey yok.:)) Bazı geleneksel lezzetlerimiz, kuşaklar arasında devinerek, yeni çehreler kazanıyor.:) Bu da böylesi bir imalat olacak.
                Tarifi yineliyorum. Bilmeyen ve mutfakla yeni tanışan arkadaşlarımıza faydalı olabilir.

Gerekli Malzeme:

* 1/2 Kg Buğday
* 1 Çay Bardağı Pirinç (Büyük boy)
* 1 Su bardağı Kuru Fasulye
* 1 Su Bardağı Nohut
* 7 Su bardağı Toz şeker
* 200 gr Kuru kayısı
* 200 gr Kuru incir
* 200 gr Kuru Üzüm
* 250 gr Kestane (Haşlanmış ve soyulmuş)
* 2 Su bardağı Süt
* 1 Portakal Kabuğu (İnce doğranmış)
* 1 Mandalina kabuğu (İnce doğranmış)
* 1 Limon kabuğu (ince doğranmış)
* 1 çay bardağı Gül suyu
* 1 Elma  (ince doğranmış)
* Üzeri için; ceviz, fındık, badem, dolmafıstık, kuş üzümü, tarçın, hindistan cevizi, nar.... Evinizde kuruyemiş adına ne varsa...:)))

Yapılışı:

* Buğday, nohut ve fasulye bir gece önceden ayrı ayrı suya konulur ve sabah yıkanarak haşlanır.
* Buğday ve pirinç (9 litrelik, düdüklü tenceremde yapıyorum) 15 bardak su ilavesi ile 35 dakika pişirilir.
* Haşlanmış nohut, fasulye ilave edilerek açık olarak bir süre daha kaynatılır.
* Küçük küpler halinde doğranmış, kayısı ile kuru üzüm kaynayan karışıma ilave edilir.
* Portakal, mandalina,limon kabuğu ve bir elma küçücük doğranarak eklenir.
* (Buğdayı sıkmaması için, ben şekerimi en son ilave ederim ve 5 dakika kaynatıp altını kapatırım.)
* Süt aşureye ilave edildikten sonra, kestane, incir, eklemesi yapılır.
* Gülsuyu altı kapatıldıktan sonra ilave ederek, tabaklara aktarmak üzere ilk sıcaklığının çıkması için 10-15 dakika beklenir.

** Üstü kaymak bağlayınca istediğiniz, kuru yemiş ve baharatlarla süslemesi yapılır.
Not: Kuru incirin kaynama esnasında dağılarak, aşurenin rengini bozmaması için en son ekleyip, karışımın sıcaklığı ile yumuşamasını sağlıyorum.

AFİYET OLSUN.:)