Salı, Mart 17, 2015

Kekiniz Muzlu Olsun mu? :)) Valla benim ki olabilir...




                              Sevgili arkadaşlarım, uzun süreli karantina ve sonrasında kuzularımın seyahate çıkması nedeniyle, evde yalnız bırakılmamam gerektiği telaşından:))) Uzun süredir ne bloglara girebiliyorum ne de yayın yapabiliyorum. Anlayacağınız pılımı, pırtımı toplattılar ve küçük kızımın evine doğru küçük bir göç yaşadım.:) Tansiyonum çıkarsaymış...Evde yalnız kalınmazmış... Bir başıma ne yapacakmışım... mış mış da mış mış yani:))) Sabah olunca, canım babaannemin yaptığı gibi, "Allah ne gösterecek, bir evimi dolaşayım" diyerek, çok yakın olan kızımın evinden çıkıp, evimize geliyorum, evde yemek bekleyen kedilerimiz Coco ve BumbleBee'yi besliyorum. Onları sevip mıncıklıyorum sonra biraz da yürüyüş yapıp tekrar dönüyorum.:) Bu hafta sonuna kadar, tempomuz bu biçimde:) Ancak Ipad ime, tam anlamı alışamadığım için, yazı yazma ve blog ziyaretlerimi eve geldiğimde masa üstünde hallediyorum.:)) Ortalıkta az gözükme sebebim, tam olarak böyledir:)) Bu arada yaptığım bir muzlu keki fırsattan istifade paylaşayım bari...

                              Bugüne kadar muzu çok imalata kattım ama ne yalan söyleyeyim kekte pek kullandığım söylenemez. Ama balkonda bekleyen muzlar, bana göz kırpınca...Havuç oluyor...ceviz, fındık, badem oluyor...pancar oluyor...ıspanak oluyor...Peki "niye muz olmasın?" dedim ve oldu işte:) Muza karşı çok bir düşkünlüğüm yoktur. Yani olmadığı durumlarda aklıma bile gelmez diyebilirim. Belki de bu nedenledir, fazlaca kullanmayışım. Ancak; canım kardeşim Jalem, bisküvi ve muzla soğuk bir tatlı yapar çok ta lezzetli olur. Onu kaçırmam mutlaka tadımlık ta olsa yerim. Onu dışında varlığı ve yokluğu,  benim için aynı olan bir meyvedir.
                              Eğer; nemli, tadı fazla yormayan, un miktarı düşük kahveye çok güzel eşlik edecek bir lezzet arıyorsanız, bence güzel bir seçim.:) Haydi geçelim tarife...

Gerekli malzemeler:

- 4 Adet orta boy muz (olgunlaşmış olanları tercih etmelisiniz)
- 1 +1/4 Su bardağı toz şeker
- 2 Yumurta
-125 gr Becel (tereyağ tadında) Tereyağ ile yarı yarıya kullanabilirsiniz.
- 2 Su bardağı kek un (kendinden kabaranlardan Sinangil kullanıyorum.)
- 1 Paket vanilya (Dr oetker gerçek vanilya tanecikli)
- 1/2 su bardağı toz fındık
- bir çimdik tuz

Yapılışı:

* Muz bir tabakta çatalla ezilir.
* Ezilmiş muz, yumurtalar, toz fındık ve vanilyayı robotta çırpılır.
* Oda sıcaklığındaki yumuşak yağı, robottaki karışıma ilave ederek krema kıvamında bir karışım haline getirilir.
* Un ve bir çimdik tuz, birkaç defada karışıma ilave edilerek, SPATULA ile karıştırılmalıdır.    (Robotla çırpılmamalıdır)
* Fırın 175 derecede ısıtılmalı ve 23*12 kalıba dökülen kek hamuru, kürdan testi temiz çıkana kadar pişirilmelidir.

AFİYET OLSUN:)                              

Pazar, Mart 08, 2015

Yer Fıstığı Ezmeli ve Tarçınlı Çörek...


Fırından çıkarken görüntümüz buydu...


Birkaç dakika sonra...:)))


Ertesi güne bu bile kalmadı:)))



                      Evde oturunca halim böyle işte mutfak ve salon arasında mekik dokumaca:)) Arada kuzu ile birlikte, Barbileri giydirmece, yün ile küçücük bebekleri sarmaca... Oyun zamanım çoktan geçti ama anlayan yok:)) "Haydi! oynayalım" deyince, oynamaya başlıyoruz. Arada puzzle yapıyoruz ama renklerine göre ben ayıracakmışım...O, sadece ait olduğu yerine koyacakmış...Babası böyle yapıyormuş...Allah Allah:)))) İyi öyleyse akşam gelince, babanla oynarsın dediğimde ise, küsüp kanapelerin arkasına saklanmaca ve aradan dereden, ne yaptığımı izlemece:))
                       İşte kuzuyla 10 gündür böyleyiz. Arada bir kavga da çıkmıyor değil aramızda... Hep o yapacak değil ya! Ara sıra ben de mızıkçılık yapıveriyorum:)) İyi oluyor valla... 
                      Şöyle bir gerçeği alenen kabullendim sevgili arkadaşlarım:) Çocukluk 3 dönem yaşanırmış insan yaşamında.. Biri doğduğumuzda, mutlak yaşanan...2. si torunlarımızla. 3.sü ise ileri yaş dönemi çocukluğuymuş:))) ikisini yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum.:) Bakalım 3. sü ne olacak? :)


Gerekli malzemeler:

- 1 Yumurta
- 3 + 1/2 Su bardağı Un
- 1 Paket toz maya
- 3/4 Su bardağı Süt
- 1/2 Su bardağı Pudra Şekeri
- 3 Yemek kaşığı tereyağ
- 1 tatlı kaşığı tarçın

İç Malzemesi:

- Yer Fıstığı ezmesi

Yapılışı:

* Süt ılıtılarak, bir tatlı kaşığı toz şeker ve maya ilavesi ile kabartılır.
* Un ve pudra şekeri bir kaba birlikte elenerek, havalandırılır.
* Oda sıcaklığındaki tereyağ, kabartılmış mayalı süt ve yumurta kuru malzemeye ilave edilerek, yumuşak bir hamur tutulur.
* Üzeri streçlenerek, 50 C derecede ısıtılmış fırında ya da kalorifer üzerinde 2-2,5 katı oluncaya kadar mayalanıp kabarması sağlanır.
* Mayalı hamurun havası çıkarılarak, ceviz büyüklüğünde parçalar koparılır ve el ayası içinde çay tabağı büyüklüğünde yuvarlaklar açılır.
* Her bir yuvarlak hamurun ortasına, yer fıstığı ezmesi sürülür ve önce ikiye, sonra tekrar ikiye katlanarak, tepsinin içine dikine dizilir.
* 15 dakika kadar tepsi mayasına bırakılır.  Üzerine bir fırça yardımıyla sıvı yağ sürülür ve önceden ısıtılmış 160 derece sıcak fırında üzeri kızarana kadar pişirilir.
* Fırından çıkarılmış çöreğin ilk sıcaklığı çıkınca, üzerine pudra şekeri serpilir.

AFİYET OLSUN.:)

Cuma, Mart 06, 2015

Karantinada bir yaş günü kutladık.:) Oğlum yeni yaşın kutlu olsun...


Kuzu ile eve kapanınca ve çok şükür ateşimiz de bize izin verince bir rulo pasta yaptık...


Pastamızın üzerin, merengle kapladık ve fırında renk verdirdik...


Çileklere gelince:)) Onları da çikolataya buladım... Çilekler o uyurken bulandı bu güzelliğe:)))



                 Can oğlum, Onurum... yeni yaşın kutlu olsun. Nice yaşlarını görürüm inşallah.
                 Karantinadaki evimizden bu pasta çıktı. Her seferinde bu son olsun diyorum ama kendim söylüyor ve kendim dinliyorum. Geçen Kurban Bayramından beri, bizi adım adım takip eden gripten bıktık...usandık...:( Ama ısrarlı müşteri hesabı yakamızı bırakmıyor bir türlü. Bu defa küçük kuzum çok yüksek ateşle yatınca, soluğu yine doktorda aldık haliyle. İyi ki sıradan bir grip gibi düşünüp, evde oyalanmamışız. Çünkü: bu defa aldığımız virüs influenza...yani halk arasında domuz gribi olarak nitelenen virüs.:( İlk duyduğumuzda, sanırım tahmin edebiliyorsunuz halimizi. Ancak doktorumuz, o kadar rahatlattı ki bizi, "Korkmayın ilacı var. Abartıldığı kadar önemli değil. istirahat ve ilaçlarına dikkat edersek ve  bizler de aynı ilacı koruyucu nitelikli olarak kullanırsak, sorunsuz atlatabileceğimizi" söyledi. Aynen dediklerini uyguladık ertesi gün çok yüksek seyreden ateş, korkutmayacak seviyelere düşmeye başladı. Şimdi gayet iyiyiz çok şükür Allahıma:) Bu arada babamıza hazırlanan, sürpriz partiler rafa kalktı, evimize kimseyi çağıramadığımız için, kendi kendimize pastasını üfleyip alkışlarımızı eksik etmedik.:))  Bu arada babaannemiz, evimizin mutfağını açık büfe haline getirdi:))) "Kuş sütü eksik" derler ya aynen öyleyiz. Kimin canı ne çekerse hepsinden var:)) Sağol Jalem, ellerine,  emeklerine sağlık mutfağın kraliçesi.:)) 
                 İşte bu yılın Onuruma ait özel günü böyle geldi ve geçti:) Doğum günü pastasız olmaz. Küçüğüm öğlenden sonra, birazda ilaçların ve yorgun vücudunun etkisiyle uykuyu mayalayınca, ben de pastayı süsleyip balkona atabildim.:)) Tanrı hepimize çaresi olan, sıkıntılar versin diyorum. Ve artık, "Grip çeşitleri...Lütfen bizden uzak durunuz"... Nefes alalım yani artık:))diye bağırıyorum:)) Sevgiyle kalın güzel dostlar.