Salı, Aralık 31, 2013

Mutlu, huzurlu, sağlıklı ve özgür yeni bir yıl diliyorum hepinize...



                  Şöminenin bacasından gelecek Santa'yı bekleyin.:) Hepiniz için güzel dileklerde bulundum. Sabah ağacın dibinde bulacaksınız:) Sevgiler.

Cuma, Aralık 27, 2013

Naneli ve Çikolatalı Kek. " Sıcak kumlardan, serin sulara doğru..." :))






              Bazen; "sıcak kumlardan, serin sulara doğru" bir ferahlık yaşar ya insanoğlu, bu kek ile bu ruh halini yaşamak çok mümkün:) Ağzınızda oluşan nane ferahlığı ile kek yediğinizi bile anlamanız çok olası değil. Tek kusuru, tükettiğiniz miktarı farketmemeniz olacaktır diye düşünüyorum.:)  " TEHLİKELİDİR" ibaresini ilave ederek, tarifi paylaşıyorum. Günah benden gitti arkadaşlar. Hepinize afiyet olsun.

Gerekli Malzemeler:

- 3 yumurta
- 1 Su bardağı şeker
- 1/2 Su bardağı Sıvı yağ (Fındık yağı kullanıyorum tatlı olanlarda)
- 100 gr yumuşak margarin ( Becel tereyağ tadında olan)
- 3/4 Su bardağı Süt
- 2+1/2 yemek kaşığı dark kakao ( tepeleme)
- 1+1/1 tatlı kaşığı nane aroması (Wo marka)
- 80 gr Bitter çikolata (Benmaride eritilmiş)
- 1 Çay bardağı bitter çikolata damla
- 2 Su bardağı un
- 1 paket kabartma tozu (Dr.Oetker)
- Üzerine serpmek için pudra şekeri, kiraz ve incir şekerlemesi.( İncir şekerlemesi kendi imalatım yazın topladığım  olgunlaşmamış incirlerden)

Yapılışı:

* Oda sıcaklığındaki yumurta ve şeker beyazlayıncaya kadar çırpılır.
* Sıvı yağ, süt ve yumuşak margarin içine ilave edilerek çırpmaya devam edilir.
* Bir kap içerisine; un, kakao ve kabartma tozu elenerek havalandırılır.
* Bitter çikolata, benmari usulü eritilir ve içine nane aroması ilave edilerek bir kenara alınır.
* Sıvı karışımın içine, çikolatalı karışım eklenir ve çırpılır.
* Elenerek havalandırılmış kuru karışım, bir kaç defada eklenerek, homojen bir karışım olması sağlanır.
* Son olarak damla çikolatalar eklenir ve bir spatül yardımıyla  karışıma dağıtılır.
* Kelepçeli bir kalıbın dibine, yağlı kağıt döşenir. (Kalıbınız teflon ise kenarlarını yağlamayın ve unlamayın)
* Karışım kalıba dökülerek, önceden ısıtılmış, 175 derece fırında pişirilir.

AFİYET OLSUN.:)

NOT: Damla çikolata ilave edildiği için kürdan testinde eriyen çikolatalara aldanmayın. Kek hamuru piştiyse, işlem tamamdır:)))

Perşembe, Aralık 26, 2013

Yine Rumeli...Bütün Lahana Dolması...:)))


Bu güzel ve nostaljik yemek için hangi aşamalardan geçtik.

Lahananın kalın damarları tenceremizin dibine döşendi. Lahananın incecik  yapraklarının yanmasını istemeyiz değil mi? :)))

Sıcak suda kısa süreli beklettiğimiz lahana yapraklarını tüm tencerimizin dibine döşedik.


İç harcımızı üzerine güzelce yaydık...



Tenceremizin kenarından sarkan lahanaları iç harcımızın üstüne kapattık...



Tüm harç lahana ile kapatıldı...


                                                                                                                                                             Üzerine suyunu verip, bir tabak kapattık ve pişmek üzere ateşe aldık.



Ah! Bu böyle bir dolma işte, onu bir yapan unutmaz... bir de yiyen:)))

               Hani... kendinizi bildiniz bileli yanınızda gördüğünüz insanlar vardır. Anne, baba, kardeş değildir unvanları ama bazen kardeşten bile yakın olurlar... Hani... Bazen taşacak kadar anlatmak istediğiniz şeyleriniz vardır ama "kime ?" diye düşündüğünüzde aklınıza ilk onlar gelir. Hani... Kayıplarınız vardır hayatınızda, özlemişsinizdir...Anmak istersiniz ve neredeyse sizin kadar anıları olan yine "ONLAR" la birlikte anıların ortasında buluverirsiniz kendinizi... Karşılıklı gözleriniz dolar, gözleriniz dolu doluyken, birden kahkahalarla gülmeye başlarsınız... Anıların üzerinden geçerken yüreğiniz, fotoğraf kareleri gelir aklınıza...Aynı karede kimler var kimler... Birlikte unuttuğunuz isimleri hatırlar, aynı anda "bu ......  değil mi? deyiverirsiniz.:)))
              İşte böyle bir şey çocukluk arkadaşı olmak:) Bugün onlarla erken kutlama yapmak istedik. Gülmeye, eskileri yad etmeye, dostluğu pekiştirmeye, evime hoşgeldiniz diyorum ... Sevgili Renginim ve Gayem.

Gerekli Malzemeler:

- 500 gr Kıyma
- 1 Su bardağı pirinç
- 2 büyük soğan
- 1/2 su bardağı sıvı yağ
- 1 +1/2 tatlı kaşığı kuru nane (Lütfen nane konusunda elinize acımayın.:) Tüm havasıdır o nane...
- 1 tatlı kaşığı pul biber
- Tuz ve karabiber
- 1 Orta boy lahana  (Bu dolmanın özelliği ince yapraklı ve gevşek  lahanadan yapılıyor olmasıdır. Ben Samsun'dan gelen lahana kullanıyorum. Yassı ve ince yapraklıdır.:))

Yapılışı :

* Lahananın orta bölümü bıçak yardımıyla çıkarılır.
* Dış yaprakları yırtılmadan çıkarılır ve orta kalın damarları kesilerek alınır.
* Büyük bir tencerede kaynatılan sıcak suyun içerisinde yapraklar, 2-3 dakika bekletilir.
* Yaprakların ortasından çıkarılan damarlar, pişme esnasında yaprakların dibini tutmasını önlemek için, tencerenin dibine döşenir.
* Soğanlar küçük küpler halinde doğranır ve sıvı yağ içinde pembeleştirilir.
* Kavrulan soğanlara, kıyma ilave edilir ve birlikte kavurmaya devam edilir.
* Pirinç yıkanır ve kavrulmuş kıymanın içine ilave edilir.
* Tuz, karabiber, kırmızı pul biber ve nane eklenir kenara alınıp ılınmaya bırakılır.
* Ilınan iç, lahana ile döşenmiş tencerenin içine dökülür ve kenarından sarkan yapraklar üzerine kapatılır.
* Dolmanın üzerine,1 bardak sıcak su ve biraz sıvı yağ gezdirilip, dağılmaması için ağırlık ya da tabak kapatılarak pişmeye bırakılır.
* Pişen dolma, yuvarlak bir borcam tabağa (Isıya dayanıklı) çevirilerek, fırında üstü hafif kızarana kadar 10 dakika fırınlanır.

Sonrası malum arkadaşlar:)) Gözünü seveyim Şu Rumelinin:))) Babaanneciğim ve anneciğim ruhunuz şad olsun...

Sizlere de afiyet olsun...

Cuma, Aralık 13, 2013

Mercimekli Poğaça. Hafizem çayları hazırla:) Bunda maya yok! :))



                               
                       Mercimek pişirince, yarım bardakta poğaça içi için ilave etmeyi unutmayın arkadaşlar. Bir poğaçaya, kıyma ve sebzelerden sonra en çok yakışan  malzeme herhalde. Büyük kızım hafta içi yorgunluğum nedeniyle, hafta içi yenilecek yemeklerimizi, tatil günlerinde yapıp buzdolabına koyuyor çok şükür:)) Bu nedenle; bana da sevdiğim işlerle uğraşmak için daha bolca vakit kalmaya başladı. Küçük kuzumun Mart ayındaki yaş gününü atlattıktan sonra, uzun boş zamanlara ihtiyacım olacak...Niye mi? Ben hayatımı hem özel ders vererek kazandım hem de bir şirketin üst düzey yöneticiliğinden emekli oldum. Yani sözün özü, dikiş dikmekle hobi olmaktan öte uzak yakın hiç bir ilişkim olmadı:))) Çocuklarıma ve kendime uzun yıllar bir şeyler dikip, kotardım ama terzi olabilecek kadar kendime güvenmedim hiç... Ne zamana kadar mı? :))) Büyük kızımın gelinliğini ve duvağını dikene kadar...Yaaa İşte böyle arkadaşlarım.:)) Allah kısmet ederse 2014'ün Ağustos Ayında da küçük kızımı evlendiriyorum. Birine yap, birine yapma olur mu? Olmaz tabii:))) Evet! yeni boş zamanlara küçük kızımın gelinliği ve duvağı için ihtiyacım olacak. Umarım Tanrı bana bu gücü kısmet eder, onu da yüzümün akıyla çıkarırım ortaya:) İşte sevgili dostlarım Nisan- Mayıs aylarında yavaş yavaş başlayacağım, ancak bitiririm. Dualarınızı eksik etmeyin.:) Annem, herhangi bir şey dikmeye başlayacağı zaman, "Elim kuş olsun, popom taş olsun" derdi.:))) Ben de bu nakaratı  söyleyerek başlarım  artık:))

Gerekli Malzemeler:

- 1 Yumurta (akı içine sarısı üstüne)
- 1 Çay bardağı Süt
- 1 çay bardağı Sıvı yağ
- 125 gr Margarin
- 1 Çay bardağı yoğurt
- 1 Tatlı kaşığı mahlep
- 1 çay kaşığı tuz
- 2 yemek kaşığı Toz şeker
- 1 Paket Kabartma tozu
- 1/2 demet dereotu (ince kıyılmış)
- 4 Su bardağı Un.

İç Malzemeleri:

- 1 Kase Haşlanmış Yeşil Mercimek
- 1/2 Yemek kaşığı biber- domates salça
- 1 Havuç (ince rendelenmiş)
- 1 büyük soğan (küçük küpler halinde doğranmış)

Yapılışı:

* İç malzemeyi hazırlamak için, soğanlar doğranır ve bir miktar yağda pembeleştirilir.
* Salça ve rendelenmiş havuç ilave edilip kavrulmaya devam edilir.
* Son olarak mercimekler eklenip, biraz kavrulur ve soğuması için kenara alınır.
* Hamur için sıvı malzemeler bir kaba alınır ve karıştırılır.
* Un, kabartma tozu ve mahlep, azar azar sıvı malzemelere eklenir.
* Son olarak, ince doğranmış dereotu karışıma ilave edilir ve kulak memesi kıvamında bir hamur elde edilir.
* Hamur yarım saat kadar dinlendirilir. İstediğiniz şekilde içleri malzemesi ile doldurulup, yumurta sarısı sürülerek, 175 derece önceden ısıtılmış fırında pişirilir.

AFİYET OLSUN:)

Salı, Aralık 10, 2013

Bu da Nostaljik Annaanne Tatlısı:) Tel kadayıf varsa, hemen hazır:))





                   Birkaç gündür yine avare avare dolaşmaktayım. Sanıyorum, kışla birlikte kendimi rüzgara kaptırdım, o ne tarafa savurursa, o yanda alıyorum soluğu.:) İyi mi? yoksa kötü mü? bilemiyorum. Böyle bir kış halinde ruhum anlayacağınız. Kadıköy Çarşı'ya diye yola çıkıp, Bedesten'de de bulabiliyorum kendimi, program yapıp, gideceğim yeri belirleyip, gecelik spor koltuğun üstünde pineklediğimi de...:)) Kış beni çarptı.. Hem de çok fena. Esasında bir an önce toparlamalıyım kendimi, çünkü; yılbaşı programımızı yaptık ve bu yıl iki güzel dünürlerim, bizim misafirimiz olacaklar.:)) Bu yılbaşı da şenlikliyiz yani. Sürprizleri sizlerle paylaşırım.
Yine çok eskilerden nostaljik bir tatlı yaptım akşam soğukta eve dönecek vatandaşlara.:)) Vallahi adını sorsanız bilmiyorum. :)) Annem ne zaman tel kadayıfı fazla alsa bir kısım ayırır, bize bunu yapardı:) Hem pratik hem lezzetli... Adını Nostaljik tel kadayıf tatlısı koyalım bari:)

Gerekli malzemeler;

* 4 Yumurta
* 225 gr tel kadayıfı
* 1/2 Su bardağı süt
* 1/2 paket kabartma tozu
* 1 Paket vanilya

Şerbeti için gerekli malzeme:

* 3 Su bardağı toz şeker
* 3 Su bardağı su
* 1/2 limon suyu
Kızartmak için sıvı yağ ve süslemek için toz Antep fıstığı , Hindistan cevizi

Yapılışı:

- Şerbet verilen ölçülerde kaynatılır, limon suyu yardımıyla kestirilir ve soğumaya bırakılır.
- Tel kadayıfı bir tepsiye serilir ve fırında 50-60 derece sıcaklıkta kurutulur.
- Kuruyan kadayıflar avuç içinde ufalanır.
- Yumurtalar derin bir kasenin içine koyulur, süt, kabartma tozu, vanilya ilave edilerek iyice çırpılır.
- Kurumuş ve ufalanmış tel kadayıflar, karışımın içine ilave edilir ve iyice karıştırılır.
- Derin bir tencereye bol sıvı yağ koyulur ve kızdırılır, karışımdan iki kaşık yardımıyla şekil verilen kadayıflar kızartılır ve ılık şerbetin içine atılır.
- Şerbetin içinden alınan tatlılar istenilen malzeme ile süslenir.

AFİYET OLSUN:)

Cuma, Aralık 06, 2013

Söz vermiştim... Karşınızda BEDESTEN:))


                  Bu defa; Kapalı Çarşıya, Mahmutpaşa kapısından girip, Nuruosmaniye  kapısından çıktım. Arada neler mi gördüm.:)) Haydin bakalım giriyoruz...

          



Hemen karşınıza çıkan Boybeyi'inden hafif sağ yaparsanız:))


              Karşınıza Halıcılar Caddesi çıkacak. Ömre ömür katan meşhur halılarımız ve halıcılarımız. Gözüm gönlüm şenlendi. Ne diyeceğimi bilemedim. Tatlıcı dükkanına burnunu dayamış çocuklar gibi seyrettim halıları, ipek halılar başka bir dünya:) cm2 ye kaç düğüm düşermiş...boyaları hangi doğal malzemelerden elde edilirmiş...özel desenleri dokuyan eller kaç yılda yetişirmiş... oralara giremeyeceğim çünkü; işin o tarafı da başka bir derya...
             
               Ortadaki halıya dikkat bayıldım ona...
                 


Mesela Bu... Şirvan'ın vitrininden iki ayrıntı.




Yaşı bana yakın olanlar hatırlayacaktır. Eskiden tahta sandalyelerin üzerine konulurdu hatırladınız mı??
 Bu ipek olanı:)) Fiyatını, siz  sormayın ben de söylemiyeyim:))


Araya daha yeni işler yapan şık kilim ve minderciler açılmış, ancak onlarda çok göz alıcı...


Yukarıya doğru yürümeye devam etmek, Bedesten'e yolu düşürmek demek... Sağlı, sollu hediyelik özel parçalar, vitray avizeler, küçük seramik ve çini çanaklar, şık ipekli fularlar... Hangisini alsam diye kalbiniz çarpmaya başlıyor... Ama daha durun! Kalbinizi çarpmaktan öte durumlara sokacak görüntüler var.:) Zamanı gelince "derin nefes alın" diyerek uyarırım.       BEDESTEN 2 de uyarı yapacağım.:))


Yolumun üzerinde İznik - art var. Çiniye olan merakımda çok iyi bilinir. İznik çinilerinin, güne uyarlanmış parçaları müthişti...



İznik Art'dan 2. güzellik... Çok özel çalışmalar...


Cam çalışmalar, zarflı kahve ve likör takımları, turalı parçalar beni benden aldı.:))



Cam objelerin tepelerindeki çini alemlere dikkat çok yakın çekemedim, ancak öyle ince işçilikleri vardı ki, emeği geçenlerin ellerine sağlık.


Artık Bedesten'deyiz. Antikacılar muhteşem. Bu gördüğünüz saat İngiliz. Kim bilir kimlere vakti bilirdi bir zamanlar?? Şimdi yeni sahibini bekliyor, vitrinin önünde nazlı nazlı durarak.




Hemen girişte benim vurgun olduğum iki dükkan vardır. "Mavi Köşe" ne yazık ki onları fotoğraflayamadım, çünkü; fotoğraf çekmek yasak! ( sadece onlardan izin alamadım)


Amber, akik ve topaz... Bu tesbihler Keçecizade kardeşlere ait. İmameleri gümüş ve altın yapım...


Tezhip, minyatür ve hat ın özel örnekleri... Benim özel ilgi alanlarım:))) Pahalı bir zevk, bu nedenle sınırlıydım:)


Sedef kakmalı nalınlar ve tütsülükler kimbilir hangi hanımın ayaklarına takılıp dolaştı, neler yaşadı...neler gördü? Boşuna sevmiyorum eskiyi... Bize anlatacakları o kadar çok şey var ki...


"Gümüş kemer, ince bele dar gele, dar gele vay" Altın ve gümüş kemerler, vitrini böyle süslüyor... Üstüne takılacakları bindallı ya da üç etekleri hayal ediyor olmalılar...


Gümüş kaşıklar... Bu arada ailemden yadigar kalan arızalı birkaç parçayı tamir ettirecek usta buldummmm.:)



Zarf açacakları, kamalar, kaşıklar ve zarflı likör kadehleri bayıldım onlara :)) Porselenlerinin üzerindeki ince işçilik ah! aahh! Ben yanlış zamanda doğmuşum:(

                                                     YORULDUNUZ MU? DEVAM EDEYİM Mİ? Henüz yarısındayım:))


Şimdi ben merak etmiyeyim de kim etsin? Bunlar hangi mekanlarda, hangi insanlara hizmet verdi?? Kimlerle ne anıları var? İyi mi ettim dersiniz Bedesten'e girmekle? Aklımda binlerce soru... Gözümün önünde yüzlerce görüntü çıktım geldim:( Ne olacak şimdi??


Franck Müller  saatlerin kralı:)) Kolleksiyoner olmalı, tüm vitrin için aynı marka toplanmış...


Bedesten'ten bir süreliğine ayrılmalıyım... Ya bir kahve, ya da yiyecek birşeyler lazım acıktım...


Burası Kapalı Çarşının en eski kahvecisi... Bir acı kahvesini içmeye geldim hem dinleneyim, hem de burayı biraz solumalıyım.

Pencerenin kenarında bir nişin içine oturdum. Kahvemi yudumlarken içerde kahvesini içenleri de fotoğrafladım:))

Şu küçük ahşap masalardan kimler geçmemiş ki... İsmet İnönü, Süleyman Demirel... Daha birçok resim vardı ama hepsini koyamadım tabi.:)) Benim özel arşivimde kalacaklar.


Hazır çıkmışken yine döndüm halılara...


İpek halıların örnekleri... Şu parlayan halıya elinizi sürdüğünüzde hissiyatınız ipek böceği okşuyormuş gibi.:) Bunun üzerine nasıl basılır? İpek halıların fiyatlarını söylemeyeceğim ancak, hatırı sayılır daire fiyatlarına eş değer diyebilirim. Tabii m2 leri büyüdükçe, yalıya falan geçebiliriz.:))


Hereke Halı, ince ince işlenmiş...




Özel bir vitrin ve harika halılar...



Bu yazı uzayıp gidecek:)) Çünkü daha girilecek çok resim , yazılacak çok resim altı var. Bu yazıya "BEDESTEN 1 " diyelim. Ve "Bedesten 2" de buluşmak üzere şimdilik sevgiyle kalın.:)

Çarşamba, Aralık 04, 2013

Sandviç Ekmekleriniz Hazır... Haydi Buyrun...:)


Küçük Sandviç ekmeklerimiz yapıldı ve evde ne varsa nevalesi ile buluştu...


Hangi aşamalardan mı geçtik??



Mayalandık... Yumurta sarısı ve susamla süslendik...


Bir kısmımız susamsız kaldık, çünkü; nutella ile tüketildik:))


Artık; salam, kaşar peynir ve zeytin ezmesi üçleme için hazır vaziyetteyiz...



            Havalar soğuyup evlere kapandığımızdan beri, sanki; bloglarda bir hamaratlık baş gösterdi. Herkes arı gibi çalışıyor.:)) Benim çok hamarat olmaya vaktim yok ama arada vaktim oldukça yapmaya çalışıyorum bir şeyler.:)) Evimizin pasta sezonu henüz açılmadı. Benim kuzuların yaş günleri, Mart Ayı itibariyle başlar ve ard arda devam eder. Yani yılbaşında yapmayı düşündüğüm pastadan sonra, Mart'a kadar pasta yok:))  Bu yıl küçük kuzunun yaş günü pastasını, nasıl hazırlayacağım henüz tasarlamadım. Anneciği ile birlikte bir karar vereceğiz  ve hangi kahramanları canlandıracaksak, tüm davetimizi de ona göre tasarlayacağız.:)) Maketleri ben yine Ocak ayı ortalarında yapmaya başlarım. Geçen yıl, "Şirinler" di, kahramanlarımız. Bu yıl daha büyüdük, yeni yeni kahramanlar, çizgi filmlerde gördüğü karakterler girdi hayatına... Soracağız bakalım, o ne isteyecek. Artık onunda söz hakkı var...:)) Haydi çaylarınız hazırsa, sandviçler de hazır... Buyrun!

Gerekli Malzemeler:

- 1 Su bardağı ılık süt
- 1 Yumurta (Akı içine, sarısı üzerine)
- 1 Paket toz maya (Dr.Oetker)
- 2 Yemek kaşığı toz şeker
- 1 tatlı kaşığı tuz (azaltılabilir)
- 1/3 su bardağı sıvı yağ
- 4 Su bardağı Un

Yapılışı:

* Süt ılıtılır,  içine maya ve şeker ilave edilerek , kabarması sağlanır.
* Bir karıştırma kabına, un elenir, yumurta akı, sıvı yağ ve kabarmış maya+şeker karışımı ilave edilerek yoğurulur.
* Yoğurulmuş hamur; üzeri örtülerek mayalanması için ılık bir yerde 1 saat bekletilir. (Kaloriferin üstüne koyuyorum)
* Mayalanmış hamurdan iri ceviz büyüklüğünde parçalar kopartılarak tepsiye dizilir ve tepsi mayası oluşması için tekrar 20-25 dakika daha beklemesi sağlanır.
* Mayalanan sandviç ekmeklerinin üzerine yumurta sarısı + 2 yemek kaşığı sıvı yağ karışımı eklenerek sürülür.  Susam, haşhaş, ay çekirdeği ile süslenebilir.
* 170 derece önceden ısıtılmış fırında pişirilir.

AFİYET OLSUN:)