Salı, Kasım 19, 2013

Paskalya Çöreği... Göbeğinde, yumurtası yoksa:) Çocukluğumun çöreği.






                       Moda'daki Nur Pastanesinden bahsetmiştim sizlere, milföy hamurları için nasıl sipariş verdiğimizi, Sütçü Bulgar dan, krem şanti almak için, iki gün önceden istediğimiz miktarı yazdırarak, sıraya girdiğimizi... Güzel günlerdi vesselam... Hiç bir şey elimizin altında değildi, istediklerimize hep bekleyerek ulaşıyorduk ama mutluyduk. Heyecanı başkaydı her şeyin. Paskalya çörekleri de benim için içindeki mahlep kokusu ile geçmişten kopup gelmiş dost gibidir. Sakız ya da mahlep katılmış, çöreklerin pişerken yaydığı rayihayı takip ederek dost evlerinin yollarını bulmak çok kolaydı. Çocukluk çağlarını yaşayan bizler için, kokuları bile takip etmeye gerek kalmaz, hakkımız kapının önünde bir tabakla biz daha istemeden sunulurdu.
Sanki; yaşamlar, dostluk, iyi niyet, yardımlaşma üzerine kurulmuştu.:( Peki ne oldu bizlere? Nasıl yitirdik bu insani duygularımızı? Hoş kırıntıları bile olsa sürdürmekten hoşlanan insanlarımız da yok değil. Anılarda kalanları yaşatmak adına bugün yine kuzum uyurken mutfağa girdim... Eskiyi andım... Çok şey hatırladım... Kah gözlerim doldu, kah gülümsedim... Kısaca geçmişi özledim ve paylaşmak istedim...

Gerekli Malzemeler:

- 3 Yumurta
- 1 paket kuru maya (Dr.Oetker)
- 125 gr Becel Tereyağ lezzeti
- 1/2 Su bardağı ılık süt
- 1 çorba kaşığı mahlep
- 4 Su bardağı Un
- 3/4 Su bardağı pudra şekeri
- 1/2 paket sakızlı vanilya

Yapılışı:

* Un, pudra şekeri, kuru maya, mahlep ve sakızlı vanilya geniş bir kaba elenerek havalandırılır.
* Oda sıcaklığındaki yağ, içine ilave edilerek, parmak uçları ile una yedirilir.
* Bir kapta çatalla hafifçe çırpılmış yumurta ve ılık süt unlu karışıma ilave edilerek yoğurulur.
* Hamur oldukça yumuşak ve ele bulaşan bir hamurdur. (mayalanma oluştuğunda kıvamı düzelecektir.)
* 1-2 kaşık un yardımı ile hamur toparlanarak, mayalanması için beklemeye alınır. (Üstünün kabuklanmaması için bir mutfak beziyle örtülmelidir.)
* 1 saat mayalanma sürecinden sonra, hamur önce 2 parçaya her parça da 3 eş parçaya ayırılmalıdır.
*  Her parça 25-30 santimlik rulolar haline getirilmeli ve başından tutturularak saç örgüsü yapılmalıdır.
* Tepsiye alınan çörekler, tepsi mayası oluşması için 45 dakika daha bekletilmelidir.
*  Üzerine yumurta sarısı sürülerek,175 derece sıcak fırında pişirilmelidir.

TÜM DOSTLARIMA AFİYET OLSUN:)

16 yorum:

  1. Canim Nilguncum..eskiyi hep ozluyoruz o zamanin dostlugu, muhabbeti, guzelligi mutlulugu bir baska idi..hersey az ama insanlar daha mutlu idi sanki..Paskalya coreginin kokulari geldi buraya kadar..ellerine saglik herzamanki gibi nefis gorunumde bir foto ve nefis bir tarif..acaba mahlep varmiki buralarda hic bakmadim..aslinda arastirmam lazim ki boyle guzel tarifleri yapabileyim evde..afiyetler olsun hic anlamam yarisini benim icin yiyeceksin artik:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dost bahçem, uzaklardaki can dostum, ne kadar garip değil mi? Yüz yüze hiç gelmedik ama, aynı dili konuşup, birbirimizin gönlüne dokunmayı başarabiliyoruz. Sizleri kazandığım için bu blog işini daha çok sevmeye başladım. Mahlep yoksa sakızlı vanilya koy. Türk bakkala kaymak gelmiş, belki mahlep te gelmiştir. Bir bakıver bakalım:) Türk Bakkal haberini Şule'mden aldım:) Söz yiyeceğim koca bir dilim:)

      Sil
  2. Dediğin gibi eskilerde kalan dostluklar, karşılıksız yapılan iyilikler, yardımlaşma ve bunun gibi herşey o kadar azaldı ki. İnsanın içi acıyor. Ne zaman, ne şekilde kayboldu bunlar anlayamıyorum...
    Paskalya çöreği beni de çocukluğuma götürdü. Fotoğrafa bakınca, piştikten sonra evde bıraktığı kokuyu hayal ettim ve hemen hayallerime ara verdim :) Aksi halde bu gece bitmezdi paskalya çöreği yemeden :))
    Öpüyorum seni Nilgün'cüğüm ve kocaman sarılıyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hafizeciğim, bugün bunları düşünürken bir şey daha hatırladım. Bazı okul arkadaşlarımızın anne babaları Almanya ya işçi olarak gitmişlerdi. Yazları geldiklerinde en çok rahatsız oldukları şeyin, dostluk, komşuluk diye bir olgunun var olmadığı üstüne oluyordu. İnsanları robot gibi diye serzenişte bulunuyorlardı. Sanki yaz aylarında Türkiye ye gelişleri onları baştan yeniliyor, sıcaklığı ve dostluğu yanlarına alıp götürmek istercesine soluyorlardı. Demek şimdi sıra bizde.:( Aynı yozlaşma burada da hükmünü sürüyor artık. Ve en kötüsü artık cepheler var:( Ne yapalım yaşanması gerekiyor ki, yaşıyoruz. Bizde hatıraların miheng taşlarına dokunur, gönlümüzü hoş ederiz:) Kuzum uzaktasınız, yakın olsanız tabağa koyup zili çalacağım:))

      Sil
  3. Geçmiş her daim özleniyor Nilgün hanımcım, hele ki güzel anılar ile beslediyseniz ruhunuzu :)) anmak ve hatırlamak tadından yenmiyordur değilmi!!
    Paskalya çöreğinin benim içinde çok özel bir yeri vardır, ondan aldığım lezzetli tadı hiçbir çörekte bulamam ve çocukken özlemle, istekle tüketirdim.
    Ama evde yapmayı hiç denemedim, tarifinizi not alıyorum çok teşekkürler, sevgiyle geçen güzel günler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anılar:) İyisi de var... Yürek burkanı da. Ama hepsi anlamlı Öznur. Bazen insanların; bir resim, bir obje kadar bile ömürleri olamıyor. Vitrinde tek başına duran bir rakı kadehinin, herhangi bir için hiç bir anlamı yoktur... Ama bazıları için, pazar günleri kurulmuş kocaman bir aile sofrasının babasının keyifle içtiği bir bardak içeceği ifade eder... Babanı hatırlarsın, annenin yaptığı yemekleri hatırlarsın... O sofrada kimler vardı onları hatırlarsın... Hatta konuştuklarını, şakalarını bile hatırlarsın.:) İşte anılarda
      canlandırma bu olsa gerek. Anılar:)) Güzel bir tarif yumuşacık. Denersen seversin diye düşünüyorum.

      Sil
  4. Ah inanın paskalya çöreği ve mahlep kokusu beni de aldı götürdü. Güzel ellerinize sağlık, afiyetler olsun. Aklıma düştü şimdi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanıyorum bloğumu ziyaret eden tüm arkadaşlarımın evine çörek ve mahlep kokusu yaydım:)) Arkadaşlar mutfağın yolu gözüktü sizlere:) Elifciğim aklımızda olacağına, midemizde olsun daha iyi değil mi:)) Sevgiler.

      Sil
  5. Elinize sağlık Nilgün hanımcım Bizim eve kadar kokusu geldi kokuyu takip ettim kendimi bloğunuzda buldum :)) Harika olmuş sevgilerimle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgeldin Semacığım :)) Şu Tanrının işine bak ki:) Sanal bile olsa dostluğun sesini, kokusunu dokunuşlarını oradan oraya taşıyor.:) Ben de elimde tabağım, seni bekliyordum:)) Teşekkürler sıcacık yorumuna.

      Sil
  6. Nilguncum, hem tarifi hemde yorumlari okudum. Senin Almanyaya gidenler icin yazdiklarin cok dogru. Bizde Kanadaya ilk geldigimiz seneler ayni seyleri yasamistik. Ben halen Turkiyeyi eskisi gibi canlandiriyorum halen cunki yazlarimiz Bodrumdaki sitede gectigi icin oradaki komsuluklar eski arkadasliklara dayandigindan ayni kalmis. Keske degismeselerdi. Paskalya coregi de cok guzel gorunuyor. Ellerine saglik. Emeli hafta sonunda gorunce mahlebi nereden alacagini soylerim. Ben aliyorum :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım Şulem, küçük yerlerde eski gelenekleri sürdürmek daha kolay. Ancak; megapoller ne yazık ki, değişime direnemiyor. Önce geleneklerden vazgeçiyoruz. Basit bir örnek, toplu taşıma araçlarında, eskiden kimse gençleri uyarmazdı yer verin diye. Sessizce kalkar, yerimizi, bizden daha büyük olan insanlara terkederdik. Şimdi Anadolu yakası Bostancı'da oturan bir insan, Avrupa yakasında Güneşli'ye işe gidiyorsa 100 km 'den bahsediyoruz... Kim kime acısın, yer versin? Çok göç alır bilirsin büyük şehirler, göçte geleneklerin ve göreneklerin yani yazısız kuralların değişiminde ne yazık ki büyük etken:( Artık gerçek İstanbul lu neredeyse yok. Bu şartlar altında içimize kapanıp, dostluk adına yakın çevrelerimize duyarlı olabiliyoruz. Anlayacağın biz büyük şehir insanları yenildik cancağızım:) Ben Emel 'e söylemiştim:)))) Türk Bakkala bak diye:) Bak buradan Canada 'ya yetişiyorum.:) Kocaman sarıldım sizlere:)

      Sil
  7. Ah Nilgüncüm ah benim gibi eskiye bağlı bir insanın böyle geçmişi anan dostları burun kemiğini sızlatıyor..nerede o eski anlayışlar, nerede. Kokmuştur, canı çeker çocuktur ver bir dilim nerede?..

    Canımsın ellerine sağlık. Sana her geldiğimde bu dost mutfağın kokusu ruhuma siniyor. Ve ben midesi, gözü ve ruhu tok tok ayrılıyorum..
    Sevgilerimle canım benim..

    YanıtlaSil
  8. Haklısın Vuslatcığım, artık o eskinin " leb demeden, leblebiyi anlayan" komşu teyzeleri yok. Hatta; Büyük şehirlerde, onlar için "kalıbı kırıldı" da diyebiliriz.:( Çok mutlu oldum arkadaşım. Burada sadece yemek paylaşımı adına bulunmuyoruz, küçük hatıralarını, lezzetli tatlarının yanına ekleyen arkadaşlarımı okumak beni çok memnun ediyor. Ne mutlu bana ki; sen de aynı anlamda birşeyler bulabilmişsin:) Öyleyse amaca ulaşılmış demektir. Sevgiler güzel arkadaşım.

    YanıtlaSil
  9. ya ben paskalyayı da çok seviyorum :)) Güzel görünüyor :)) Çayın yanında da çok güzel gidiyor..Ellerine sağlık canım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de çok severim Büşracığım, şeker oranı da düşük diğer kurabiyelere göre ve daha rahat yiyebiliyorum. Çay, kahve ne seviyorsan uyar yanına:)) Teşekkürler tatlı kız.

      Sil