Kalabalık ailelere gözünü açanlar iyi bilir, sohbeti, neşesi, şakaları yanı sıra bayram, yılbaşı ve yeni yaş kutlama sofraları muhteşem olur. Ne yazık ki her güzel şeyin olduğu gibi, geçmişteki bu güzel paylaşımların da, zaman içinde bir sonu oluyor. Bir yandan, canınız kadar değerli olan insanları kaybetmenin hüznünü yaşarken, diğer yandan bencilce olduğunun farkında olduğum, ancak çok özlediğim aile ve dost sofralarını düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. Annemin, halalarımın ve babaannemin yapmış oldukları Arnavut yemeklerinin tatları halen damağımda ve yemek yaparken kendimi o lezzeti tutturmak için elimden geleni yaparken buluyorum. Bunca becerikli ve mutfağa hakim kadının arasında büyütülünce, mutfağa olan düşkünlüğümün nedeninin, okuyanlar tarafından anlaşılır olması gerektiğini düşünüyorum. :) Evet... Gelelim hikayenin devamına... Sevdiklerimi kaybettiğim yıllarda, küçük kızlarımın okul yaşantıları, sınavları, karneleri, kendi iş yaşamım derken, düşüncelerimi başka şeylere odaklamak zorunda kalmış, acılarımı biraz daha az hisseder olmuştum. "Zaman her şeyin ilacıdır" der büyüklerimiz... Belki de "zaman" iyi gelmişti hislerime... Kimbilir? Özlemler bitti mi? diyeceksiniz. Hayır, bitmedi tabi ki. Özlemlerimin en yoğun olduğu dönemlerimde; aralıklarla iki güzel aile girdi hayatıma... İlk önce Onur'umun anne ve babası... Daha sonra da, Altan'ımın anne ve babası. O aradığım dost sofraları, kalabalığın neşesi, tatlı muhabbetler, bazen küçük dedikodular... Sonsuza kadar kaybettiğimi düşündüğüm o neşeli toplantılar, onlarla tekrar hayat buldu sanki...
Son 3-4 yıldır yeni yıl kutlamalarını evinde yaptığımız babaannemizi bu yıl dinlendirip, 2013'e sevgili Serpil ve İlhan ile girdik. Onlar da Arnavut gelini olunca, masalar eş değerde donatılıp, damak tatları aynı telden çalıyor. Sevgili Serpil'in, Ravaklı biberi başta olmak üzere yapmış olduğu kıymalı böreğin lezzeti damaklarımızda evimize dönerken, tepside kalan börekleri de sarıp sarmalayıp yanımıza koymasına hiç birimiz itiraz edemedik. :) Bu arada, babaannemiz de; yaptığı içli köfteleri paketleyip gönderince, "kırk gün kırk gece düğün" misali birkaç gece üst üste yılbaşı kutladık desem yalan olmaz. :)
Şimdi soracaksınız, "Dünürlerin, paketlenmiş tüm güzellikleri sana gönderiyor, sen onlara ne yaptın?". :) Bu sayfanın başındaki iki kurabiye düzenlemesi, iki güzel arkadaşım, dostum, can yoldaşım kardeşlerime gitti.
İyi ki varsınız, iyi ki hayatıma girdiniz ve tekrar "BİZ KOCAMAN BİR AİLE OLDUK".
Sizleri seviyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder