Çarşamba, Ocak 06, 2016

Yine bir taşla, iki kuş:)) Paskalya Çöreği ve Tahin pekmezli çörek...


Paskalya çöreği...


Hamurdan biraz arttırıp, kuzuya bir sürpriz daha yapılır:)))


              Yeni bir yıla daha girdik, umutlarımız, heyecanlarımız, beklentilerimiz var. Mutlaka her evde insanlar, gözlerini  kapatılıp akıllarından ve gönüllerinden olmasını istedikleri dileklerini geçirmişlerdir. Ben de onlardan biriydim... Kendi adıma sağlık diledim sadece ama çocuklarım adına, saydığım dilekler ile sabaha kadar gözüm kapalı kalabilirdim.:) "Biz, geldik geçiyoruz" demeyeceğim. Çünkü; K.D.V lerimle ilgili olarak, dilediğim ve görmek istediğim çok şey var. "Eğer" dedim, "Eğer, Tanrı bana istediğim sağlığı verirse, onların iyi günlerine şahit olmak mutlak olacaktır". ...
              Çocuklarıma gelince... Onları yetiştirirken, sadece Tanrıya yaslandım. Şimdi geleceklerini karartma konusunda kimse etkili olamaz... Olmamalı... Olanları da, "annelerin ahı tutsun" diyorum.
               Çok şey istemiyorum, çocukları için gerekenleri her anne baba ellerinden geldiğince gerçekleştiriyor zaten. Ama bir de madalyonun diğer yüzü var!
                Ben, evlatlarımızın bizim olmayan bir savaşta ölmelerini istemiyorum...
                Ben, onlar için eğitimde eşitlik istiyorum...
                Ben, bayrağıma, yönetim sistemime, ana dilime, dil uzatılmayan bir ülkede torunlarımı yetiştirmek istiyorum.
                Kısacası; evlatlarımın bu güzel ülkede, insanca yaşayıp yaşlanmalarını istiyorum.
                Anlaşılacağı üzere, çok şey istemiyorum yeni yıl, nam-ı diğer 2016 sözüm sana, ama kulağına kar suyu kaçması gerekenler varsa, onlarda üstlerine alınsınlar bir zahmet....
                Tüm dostlarıma mutlu bir yıl diliyorum.

İsterseniz bir de tarif katıvereyim araya:)))

Gerekli Malzeme:

- 2 yumurta (Büyük)
- 1 su bardağı süt (ılık)
- 125 gr tereyağ (oda sıcaklığında)
- 1 Su bardağı pudra şekeri
- 1 paket maya (instant)
- 5 Su bardağı un
- 2 tatlı kaşığı Mahlep
- 1/2 çay bardağı sıvı yağ

Yapılışı:

* Pudra şekeri, ve un bir kabın içine elenerek hazırlanır.
* Süt ılıtılarak bir tatlı kaşığı şeker ve maya ilavesiyle aktifleşmesi sağlanır.
* Oda sıcaklığındaki, tereyağ, aktif hale gelen mayalı süt, sıvı yağ ve mahlep, unlu karışımın yarısına ilave edilerek yoğurulur.
* Yumurtalar çırpılarak, hamura eklenerek yedirilir.
* Un ve şeker karışımının diğer yarısı yavaş yavaş karışıma eklenerek, ele hafifçe yapışan bir hamur tutulur. ( Un yavaş eklenmelidir. Fazla un , çöreği tıkız yapabilir. Ölçü hafif ele yapışan bir hamur olmasıdır.)
* Hamur, mayalanması için üzeri streçle kapatılarak, sıcak bir yere koyulur.
* Hamur iki katına çıkınca, eşit üç parça ayrılıp, rulo şeklinde uzatılarak, saç örgüsü şeklinde örülür.
* Tepsi mayası için yarım saat bekletilir ve yumurta sarısı sürülerek, 175 C derece önceden ısıtılmış fırında pişirilir.

Not: Kalan hamuru, dikdörtgen biçimde açılarak içine tahin pekmez karışımı sürülür ve 1,5 cm kalınlığında kesilerek, pişirme kabına yerleştirilir. 2, mayalanmadan sonra diğer çöreğin piştiği ısıda pişirilir.

AFİYET OLSUN:)

Pazar, Aralık 13, 2015

Pırasalı El açması Börek ve Tahin pekmezli Börek... Bir taşla iki kuş:)))


Günün güzelliği Pırasalı ve kıymalı Böreğimiz...


Küçük pazıları tuttum:)


Onları birer birer açıp sıvı yağın içine yatırdım.:)


Sonra buncağızları çeke çeke incecik açtım...


kendi etraflarında sardım veeee tepsiye yerleştirdim...


Üç pazım kaldı:(( İçim bitti ama tepside doldu:)))  Çareler tükenir mi? hayır tabii


Açtığım hamurların içine sürersin tahin pekmezi serpersin üstüne pudra şekerini:))) Bu da Arnavut tatlı böreği olur:)))

                 Günlerden cumartesi, çok şükür evimizin babası geldi, biraz sulu gözlerle karşıladık ama olsun özlemişiz cancağızımızı. Evimizin 10 yaşında ama büyümeyen oğlu COCO'muz bile sırada, kafasını okşatmak için.:) Hatta; kendisini şifacı zannettiği için, oğlumun gelip kanepeye oturmasını ve yapacağı masajı düşlüyor:)) Gözündeki pırıltıdan anlıyorum artık.:)
                 Ne zamandır bu açma böreği yapacağım ama çeşitli nedenlerle ertelenip duruyor. Eh! dedim babamız da geldi madem, akşam kuzu babaannede yatıda, gençler Taksim-Ortaköy-Karaköy dolaşıp duruyor bana hamura bulaşmak için uygun zaman.:) Üstelik yarın da pazar... Açarsın televizyonu, geçersin masanın başına bulaş dur:)) una, yağa:)) Biliyorsunuz benim için terapi hamurla uğraşmak:)
                Derken; yukarıdaki aşamalardan geçip, pişirmeyi sabaha bıraktım. Öyle ya! börek yiyeceksen ağız tadıyla, sıcak olmalı.
                 Huyum kurusun;)  Evin kapısı tüm cemaat girmeden, alarmımız kurulup, ortalıktan ayak sesleri kesilmeden, uyuyamam.:)) Anneme kızardım, küçük küçük söylenirdim:( " Yat uyu yatağında, elbet yolu biliyoruz, gelip yatarız, yazık sana" diye... Ya! işte böyleymiş... Bir daha gelirsem bu evrene, boş beleş konuşmayacağım anacığım:)) Nurlarda uyu.


Gerekli Malzeme:

- 650 gr Un
- 350-375 ml ılık su
- 1 tatlı kaşığı silme tuz
- 4-5 çorba kaşığı sıvı yağ.

Hamurları yağlamak ve açmak için:

- 3/4 su bardağı sıvı yağ (fındık yağı kullanılması önerilir.)

İç malzemesi:

- 2 Büyük soğan (ince küp küp doğranmış)
- 4 pırasa  ( İnce ince doğranmış)
- 2 orta boy havuç (rendelenmiş)
- 1 küçük boy kereviz (rendelenmiş)
- 300 gr kıyma
- Bir miktar sıvı yağ (sotelemek için)
- Tuz, karabiber, kimyon

Yapılışı:

- Soğanlar ince küpler halinde, doğranıp, kıyma ile kavrulur.
- Diğer tarafta, havuç, kereviz ve pırasalar sotelenir ve kavrulmuş kıymaya ilave edilir.
- Baharatları ilave edilerek, ılınması için bekletilir.
- Hamur için; verilen ölçüde, un, tuz karıştırılır, ortası açılarak, ılık su ve sıvı yağ ile yumuşak bir hamur tutulur.
- Hamur bir saat süreyle dinlenmeye alınır.
- Dinlenen hamurdan, 8-9 mandalina büyüklüğünde pazı yapılır.
- Her pazı tabak büyüklüğünde (merdane ile) açılarak, altı ve üstü sıvı yağ ile yağlanarak, 15-20 dakika daha bekletilir.
- Yağın içinde gevşeyen hamurlar tek tek alınarak, bir çarşaf ya da masa üzerinde, elinizle inceltilerek, çeke çeke açılır. (Sanıldığı kadar zor değil:)) Korkmayın)
- Açılan hamurların üzerine, iç malzeme yayılarak, rulo yapılır ve kendi etrafında döndürülerek tepsiye dizilir.
- 180-190 derece fırında pişirilir.

AFİYET OLSUN:)
               
  Not; 3 pazım arttı. Onları da açıp içine tahin pekmez karışımı sürdüm ve ilk sıcaklığını attıktan sonra üzerine pudra şekeri serptim.              


Salı, Aralık 08, 2015

Un kurabiyesi... Sen misin Marmaris'e giden...? :)))




 Bu mutfakta bir ekip çalışması var...



                         Ah! baba... Vah! baba... Sen misin Marmaris'e iş seyahatine giden? :)) Babamız görevli gitti yine:( Kuzu evlere sığamıyor. Oğlum daha uçağa binmeden evde sinir harbi başladı, "babamı isterim" diye. Anlatıyoruz kuzuya ama anlamak istemiyor.:( " ben anlamam! isterim de isterim" nidaları yükselip duruyor.
- "Gel kitap okuyalım, istediğini seç" diyoruz, olmuyor:(
- "Bebeklerini al, banyo yaptıralım" diyoruz. nafile :(
"Babamı çağırın hemen gelsin, bacağım ağrıyor", o, ovarsa geçer, boynuna alıp dolaştırır... Anlayacağınız ikna edemiyoruz.:( Son çareyi mutfağa davet etmekte buldum, uyku saatine kadar hamur yoğurduk:) İlk gülümsediği yer mutfak oldu:) Armut dibine düşermiş, buncağız da burada moral bulanlardan oldu.:)
                     Arkadaşlar, hafta sonuna kadar bu telaşımız sürüp gidecek,dünü kurabiye ile atlattık... Bugüne, "Allah kerim" diyorum. Yoksa; tüm dostlarımdan evdeki pirinçleri bana göndermelerini isteyeceğim, ayıklarım pirinçlerinizin tüm taşlarını:))))
                      Sevgiyle kalın. Biraz kara batak misali ara sıra yok oluyorum ama gönlüm hep sizlerle bilin istedim.:))
                      Hadi gelmişken, bir de un kurabiyesi tarifi vereyim bari...
                      Öznurcuğum ve İlhan Kardeşim, bak hemen geldim:)))

Gerekli Malzemeler:

- 125 gr tereyağ (oda ısısında)
- 1 çay bardağı (küçük) sıvı yağ
- 3/4 su bardağı pudra şekeri
- 1 çay bardağı mısır nişastası
- 1 paket kabartma tozu
- 1 limon kabuğu rendesi
- 1 çay bardağı limon şekerlemesi ( isteğe bağlı ben Sakız Adası'ndan getirmiştim kullandım) fındık, badem, ceviz kırığı da koyabilirsiniz.)
- 3 Su bardağı un

Yapılışı:

* Un, mısır nişastası, kabartma tozu, haricindeki tüm malzemeler karıştırma kabına koyulur ve karıştırılır.
* Un ilave edilir ve mümkün olacak en çabuk şekilde yoğurulur. ( kıtır kıtır olması için, el sıcaklığı mümkün olduğunca az aktarılmalıdır. )
* Ceviz büyüklüğünde parçalar alınarak, top haline getirilip, 160 derecede önceden ısıtılmış fırında, üzeri beyaz kalacak şekilde pişirilmelidir.
* Fırından alınıp, ilk sıcaklığı atıldıktan sonra, üzerine pudra şekeri serpilmelidir.

AFİYET OLSUN:)))

Çarşamba, Kasım 11, 2015

Limonlu lezzetlerle geri döndüm...







                  Son olarak 2 Ekim 2015'de yazmışım bloğuma. Sonbaharda çiçek açtırmışım mutfağımda... Sonrasında, çiçekler döküldü gönlümde, yaşadığımız tatsız olaylar daralttı göğsümü... En sevdiğim, kendimle hesaplaştığım, dokuz tilkiyi kuyruğunu değdirtmeden dolaştırdığım mutfağıma, kendimi bile sığdıramadım... Ne mi yaptım? Kilometrelerce yürüdüm... düşündüm... kızdım... güldüm... gerekli gereksiz alışveriş yaptım... 
                          Baktım olmuyor! "belki" dedim, "belki yine itiş kakış sığarım şu küçücük mutfağıma, açarım tezgahın üzerinden blog dünyasına bir pencere... paylaşırım, dertleşirim... misafir olurum başka mutfaklara" bölünür düşüncelerim, kaygılarım... Biliriz ya, mutsuzluklar paylaştıkça küçülür, mutluluklar ise paylaştıkça büyütülür.
                          Sevgili İlhan, eski ama eskimeyen lise yıllarından, okul sıralarını paylaştığım can dostum, " Neredesin? Nazar mı değdi sana" demiş. Sonra, Sevgili Öznur... Benim yüzünü hiç görmediğim, hiç tanışmadığım, hiç konuşmadığım ama kalemlerimizin,:) Daha doğrusu klavyelerimizin birbirini bulduğu güzel arkadaşım... Öylesine güzel ve naif bir, "geri gel" mesajı yollamış ki... Değmeyin gitsin.:)
                              Güzel arkadaşlarım anlayacağınız, "yürü... yürü nereye kadar?" diyerek girdim mutfağa, limonlu kek derken, baktım fazla limonum var, yumurtalarda benim gibi gezgin tavuklardan:)) bir de limonlu krema (lemon curd) yaparsın... Nilgün; "orada krem peynirin var, tereyağ aslanlar gibi buzdolabında beklemekte, çırpıver şunları... kat içine yavaş yavaş pudra şekerini de... Bir de yağlı kreman olsun" dedim. Eh! orasını burasını ince rendeden geçirdiğim ikinci limonum orada kalıp kurusun mu? Yok...Olmaz! kes, ince ince dilimle... bandır şekere at fırına orada karamel olsunlar...
                                 Sözün özü...Ben; döndüm galiba arkadaşlar...

 Gerekli Malzemeler:

- 4 Yumurta
- 1 1/2 Su bardağı toz şeker
- 1/2 Su bardağı Süt
- 100 gr Yumuşak margarin
- 1/4 Su bardağı sıvı yağ
- 1 Çorba kaşığı limon kabuğu rendesi
- 2 Çorba kaşığı mavi haşhaş
- 2+3/4 Su bardağı Un (Kendinden kabaran)

Cupcakelerin yapılışı:

* Yumurta ve şeker beyazlayana kadar çırpılır.
* Süt ,yumuşak margarin ve sıvı yağ  ilave edilerek çırpmaya devam edilir.
* Un elenerek havalandırılır ve sıvı malzemeye ilave edilir.
* Hazırlanan karışıma, limon kabukları ve haşhaş ilave edilerek,  kalıplara paylaştırılır ve önceden ısıtılmış 18derece fırında, kürdan testinden başarılı çıkana kadar pişirilir.

 Limonlu Krema (Lemon Curd) 

Gerekli malzemeler:

- 2 Yumurta
- 1 Limon kabuğu
- 100 ml Limon suyu
- 100 gr Toz şeker
- 50 gr Tereyağ

Yapılışı:

* Yumurta ve şeker hafifçe çırpılır.
* Limon suyu ve rendesi ilave edilerek, benmari usulu kaynayan bir suyun üzerine oturtulur.
* Karıştırmaya devam ederek, koyulaşması sağlanır.
* Koyulaşan krema suyun üzerinden alınarak, soğuk su dolu bir kapta ılınması için bekletilir.
* Ilınan kremaya tereyağ ilave edilir ve biraz dinlenmesi için buzdolabına kaldırılır.

İçleri bir miktar boşaltılan keklere, Limonlu krema doldurulur.

Süsleme Kreması:

Gerekli Malzemeler:

- 125 gr Labne
- 125 gr Tereyağ
- 250 gr Pudra şekeri
- 1 Limon kabuğu rendesi
- 1,5 yemek kaşığı Limon suyu

Yapılışı:

* Tereyağ ve Pudra şekeri mikserle iyice çırpılır. (Pürüzsüz oluncaya kadar)
* Limon kabuğu ve limon suyu eklenir.
* Labne ilave edilerek, çırpmaya devam edilir, keklerin üzerine uygulanmadan buzdolabında biraz dinlendirilir.

AFİYET OLSUN.
                              

Cuma, Ekim 02, 2015

Bu sonbaharda, kurabiyeler çiçek açtı:))













          Sonbahar, hüznün mevsimidir diye bilinir. Bence sonbaharı kabahatli ilan etmek biraz haksızlık değil mi? Hüzün bizim içimizde aslında... Her mevsim yaşanabilir. Güzelim sıcacık yaz günlerini, kanımızı donduran haberlerle hüzünlenerek geçirmedik mi? Seyrettiğimiz haberlerle, yanaklarımızdan süzülen yaşlara engel olabildik mi? O halde el birliği ile bu güzel mevsimin hüzün yükünü kaldıralım üzerinden.
           Sararan ve dökülen yapraklar, ağaçların dibinde, alabildiğine yumuşak yastıklar oluşturmuş sanki, kediciklerin üzerinde yatarken aldığı pozlardan çıkarımım bu oldu.:)) Bazı sarmaşık yaprakları, gurup vaktinin ışıltısını yansıtıyor...Ben yaz aylarında bunca güzel renkleri bir arada  görmedim:)) Dahası var...
Güneşin azalan ışıklarından biraz daha faydalanmak isteyen sardunyalar, mevsiminde hiç atmadığı kadar boy atıp, uzayarak, koca yemişin dallarının arasından süzülen ışınlara ulaşmaya çalışıyor... "Yaz bitti ama ben yaşıyorum... canlıyım, sana ihtiyacım var" demeye çalışıyor adeta...
           Ya okula başlayan çocuklar... :) Beni en keyiflendiren grup onlar... Yeni arkadaşlar, yeni kitaplar, çeşitli okul malzemeleri...yeni heyecanlar...  Eğer bu devirde okul öğrencisi olaydım, kırtasiyelerden çıkmazdım sanıyorum. Eskinin kokulu kalemleri ile silgilerini nereye saklayacağımızı bilemez, defterlerimizin kenarlarına boya kalemleri ile yaptığımız süsler iç dünyalarımızın yansıması olurdu... Devir çoktan değişti...:))
           Evet! Sonbahar bir bahar ayı... Ona hüzün yüklemeyelim... Güzelliğini dikkatli gözlemlersek, ilkbahar kadar başlangıçlara sahip olduğunu fark ederiz.
            Bu sonbahar gününde benim kurabiyelerim de çiçek açtı bakın...:))
     
Gerekli Malzemeler:

- 175 gr tereyağ  (Oda sıcaklığında)
- 1/2 çay bardağı sıvı yağ
- 3 yemek kaşığı yoğurt
- 1 Tatlı kaşığı dolusu salep
- 1 Paket vanilya
- 1 paket kabartma tozu
- 3/4 su bardağı pudra şekeri
- 3 su bardağı un

İç malzemesi:

- 3 Ekşi elma
- 1/2 su bardağı şeker
- 1/2 tatlı kaşığı tarçın
- 1/2 su bardağı çekilmiş ceviz
- 1 tatlı kaşığı tereyağ  

Yapılışı:

* Tereyağ, sıvı yağ , yoğurt ve pudra şekeri  homojen bir şekilde karıştırılır.
* Salep, vanilya , kabartma tozu ve un birlikte elenerek karıştırılır ve iki- üç seferde sıvı malzemelere karıştırılır.
* Un toparlanıncaya kadar yoğurulur. ( Ne kadar az yoğrulursa kıtırlığı o kadar fazla oluyor.)
* Hamur bir buzdolabı poşetine koyularak 1 saat kadar dinlendirilir.
* Elmalar soyulup, rendelenir.
* Şekeri ilave edilerek, suyunu salıp çekene kadar pişirilir.
* Ateşten alınan elmalara, tarçın, çekilmiş ceviz ve tereyağı ilave edilerek,  soğumaya bırakılır.
* Soğuyan iç malzeme yukarıda görüldüğü gibi kullanılarak, kurabiyeler şekillendirilir. (Bu benim seçimimdi, sizler istediğiniz şekilde form verebilirsiniz)
* 160 C derecede önceden ısıtılmış fırında beyaz kalacak şekilde pişirilir.
* Üzerine pudra şekeri serpilir.

AFİYET OLSUN:)

Cumartesi, Eylül 26, 2015

"Bir kızı olmalı insanın" demiş yazar... Benim payıma üç vefalı düştü:)))




Kızı olmalı insanın, 
Alabildiğine sadık, vefakar, 
alabildiğine zorlu ve nazenin. 

Kızı olmalı insanın, 
Canını emanet ettiğin, 
elin, ayağın, gözün kulağın, her şeyin. 

Kızı olmalı insanın, 
Hata yaptığında gözlerinin içine baktığın, 
bakar bakmaz masumiyetiyle saniyeler içinde eridiğin, 
vefasına taptığın. 

Kızı olmalı insanın, 
Evinde babasına annesine karşı nazlı niyazlı, 
sokakta cadılığından ve hışmından korktuğun. 

Kızı olmalı insanın, 
Herkes terk ettiğinde seni, 
varlığında da, yokluğunda da, evliyken de bekarken de, 
babacığım (veya) anneciğim diye kucak açtığında 
gözyaşlarıyla bağrına bastığın. 

Kızı olmalı insanın, 
Demlediği çayı süzülerek getirmesini seyrettiğin, 
pişirdiği kahvenin tadına gizlediğin, 
özenle bezediğin. 

Kızı olmalı insanın, 
Canıyla canlandığın, varlığıyla anlamlandığın 
özlemiyle ve iç çekişlerinle dağ dağ efkarlandığın. 

Kızı olmalı insanın, 
"Dünya bir yana kızım bir yana" diyebildiğin, 
üzerine titrediğin için onun eşini / dostunu dahi çok sevdiğin. 

Tanrı bana iki kız evlat ve bir de kız torun  verdi... Alabildiğine sadık ve vefakar...  Teşekkür ederim Tanrım... Doğum günün kutlu olsun kuzum... Pasta anacığından:)))

Bu güzel şiir; Dr. AHMET FİDAN'a aittir.

Çarşamba, Ağustos 26, 2015

Doğum Günün Kutlu Olsun Oğlum...



                Hayat iyisiyle, kötüsüyle yaşamaya değer... Bazen; çileden çıkar " Eee yetti artık!" deriz ama, yettiği yerden yine yaşamaya başlarız:) Belki de böyle olduğu içindir, yaşamın cazibesi.
                 Çok geçmiş yıllarda, bir 18 yaşıma gelsem diye çırpınışlarımı hatırlıyorum bazen... Ne olacaktı 18 yaşına gelince? Neydi telaşım? İnanın hala bilmiyorum. Tahminlerim, kendimi büyümüş hissedeceğim... Belki de özgürlükler konusunda biraz daha talepkar olabileceğimdi...:)
                Yaşım 18 oldu. Hatta; üzerine de yüzde üç yüzden fazla zam bile geldi. Ben yine aynı ben, yaşam yine aynı yaşam... Kayıplarım da oldu, kazançlarım da...
                 Kazançlarım dediğimde, öyle sıradan şeyler değil. Hep söylerim, "Ben Tanrının sevdiği ve kolladığı kullardan biriyim" diye.:) İki güzel kız evlat verdi bana, daha sonra, iki de güzel erkek evlat... Daha ne isteyeyim, "Teşekkür ederim Tanrım" derken... Bir de güzel prenses düştü kucağıma:)
                İşte böyle sevgili arkadaşlarım, onlarla hayat buldum ve bulmaya da yaşamım yettiği kadar devam edeceğim.
                 Güzel oğlum, yuvamıza son katılan genç adam... Hayatın boyunca, kazançların, kayıplarından hep büyük... Mutlu yuvanızda, ağız tadınız hep yerinde...  Dilekleriniz hep kabul olsun:) 27. yaşın  "KUTLU OLSUN"

Not: Akşam menüsünü öğrendim::)))) Pasta da benden olsun:)